10 Ekim 2005 Pazartesi

HASTALIK HALLERİMİZ

Büyükler derler di çocuğun hasta olduğuna yanmam, huyunun değiştiğine yanarım diye. Pek doğru söylemişler.Oğlum bu hafta sonu maalesef rahatsızlandı. Cumartesi öğleden sonra başlayan hafif ateş gece 38,2 leri buldu ve Pazar sabahı acile götürdük. Boğaz enfeksiyonu geçiriyormuş. Genel durumu iyiydi. Ateş dışında başka bir sorun yok gibiydi. Soruyorum oğlum çiş yaparken pipi acıyor mu?, kulakların ağrıyor mu diye. “Yooottt ağrımıyor diye cevap veriyor” En sonunda sadece boğazım ağrıyor dedi Aman da büyümüş de teşhis konusunda bizi aydınlatırmış!!!

Cumartesi gecesi saat üç gibi ateşler içindeydi. Hemen ılık duş aldırdık ve ateş düşürücü içirdik. Ondan sonra küçük beyimizin çenesi bir açıldı. Yatak odasına bizim yanımıza yatırmıştık. Ateş yükselirse haberdar olalım diye. Tutturdu uyumayalım; sohbet edelim!

Mecburen sohbet edildi. Yaklaşık yarım saat kadar sohbetten sonra göz kapaklarımın düşmesine engel olamaya başladım ama hemen yanaklarımda minik bir el “anneeeee, anneciiimmm uyumaaaa, sohbet edelim! Bana civciv anlat, masal anlat, meraklı ördek anlat, arçelik anlaaattt” Masalları çabuk çabuk anlatıp haydi şimdi de uyuyalım diyorum bu kez babaya dönüyor ağlayarak “babaaaaaaa ben uyumucam babacım sohbet edelim, bana noel baba anlaaattt”

En sonunda feryat figan ağladı uyuyoruz diye fakat bu sefer oralı olmadık ağlaya ağlaya uyudu.

Öğlen yemeğini hazırladım. Çorba yiycem anne çorbaaa dediği için pişirdiğim tarhana çorbasına karşıdan şöyle bir baktı ve yemiyceeem dedi. Ne yiyeceksin? Dolmaaaa. Peki dolma veririm yemez. Hiçbir zaman yemek problemi yaşamadığım oğlum iki lokma dolmayı da yemeden bıraktı. Israr etmedim . iştahı yok herhalde diye ama bu kez naaar yiyceeemmm dedi ve her tanesi öksürttü onu. Narları önünden zor zar aldım. Zaten ertesi sabah doktora götürdüğümüzde boğazının ağrıdığını söyledi dedim hemen yanımdan “nar yiyemedim, boğazıma takılıyorrrr” diye açıkladı sıpam!

Pazar gündüz ise pehlivanoğlunun önündeki trambolinlerde zıplamak için resmen sayıkladı evde. Tamam ilacını içersen götüreceğiz dediğimiz için düştük yollara. Ama aksi gibi de Bucada iki Pazar kuruluyor trafik felç, pahlivan oğluna ulaştık ama park yeri bulmak imkansız. Yağız başladı arabanın içinde ağlamaya “pehlivanın oğluna dideliiimmmm, ben zıplıcaaam” Tamam oğlum geldik deriz anlamaz. Ağlar da ağlar. Bu kez Pazar yerinin yakınına park etmek zorunda kaldık ve pazarın içinden geçerek markete dolayısıyla trambolinlere ulaşmaya çalışıyoruz. Pazarda sürekli ağladı. “Pazara ditmeyeliiimmmm, pehlivanın oğluna dideliiiimmm” diye. Oğlum buradan geçmek zorundayız bak gidiyoruz diye açıklama yapmaya çalışıyoruz ama nafile dinlemiyor bile tek bildiği mızlanmak. Gittik sevinçle trambolinlere atladı bu kez hareket nedeniyle halsizleşti ve ateş başladı. Uzandı trambolinlere süre doldu başka çocuklar da zıplamak için sırada bekliyorlar bizim adam ben burada uyuycaaaaam diye tutturdu. Neyse zor zar aldık içeriden. Yolda eline bir armut aldı gözleri kapalı yiyor tam uyuyor armut elinden düşüyor diye uyanıp ağlıyor…..Ağlamaktan ve uykusuzkukltan helak oldu. En sonunda zorla sızdı. Öğleden sonra uykusunu uyuduktan sonra gayet iyiydik, antibiyotiğe başladık, ateş düşürücü veriyoruz gayet keyifli ancak gece uykudan önce terlemişsin oğlum, gel pijamalarımızı giyelim zaten uyuyacağız dememle birlikte kızılca kıyamet koptu. Onu soymama çok sinirlendi. Giydirdiğim pijamayı yeniden çıkartmak için en az on beş dakika boyunca aralıksız ağladı. Babasıyla birlikte ağlatmayalım ne giyerse giysin diye düşünmemize rapğman bu kez çığlak kalmak için tutturdu ve öyle bir ağladı ki çığlık çığlığa sanki etinden et koparılıyor. Doğdu doğalı ilk kez böyle inatlaşma ve ağlama yaşanıyor sonra olmayacak bir kıyafet seçti gardrobundan bunu giyeceğim dedi. Ancak bu sefer de bez bağladım diye aynı seromoni ağlamayla birlikte öksürük geliyor ve neredeyse kusacak gibi oluyordu. Masal anlatıyorum, şarkı söylüyorum, hayır küçük bey avaz avaz ağlıyor! Ne yapsam akılı giysilerinde neden soymuşuz???

En son balkona çıktık etrafı izledik biraz sakinleşti. Balkonda kucağımda dolaştırdım durdum, bir taraftan aydedeye şarkılar, diğer taraftan sohbet mayıştı bizimki ve yavaşca yatak odasına götürdüm bu kez kitap okuyalım diye tutturdu. Tamam iki kitap aldım okudum her sayfa ve resim ile ilgili beşer dakika sohbet !!!! Kitaplıktaki tüm kitapları okumamı istenmez mi? Hızlı okuyorum tekrar ettiriyor velet! Fenalıklar geçireceğim. Yine masal, kitap ve ağlama krizinin ardından sızarak uyudu.

Allahım bir an önce iyileşse de normale dönse yavrucuk derdinden neye ağlayacağını şaşırmış durumda bizi etrafında döndürüyor ve ilk kez bir çocuk gibi şımarıklık yapıp, Naz üstüne naz yapmaya başladı.

Ne demişler annelik zor zenaaatttt!!!

Hiç yorum yok: