20 Nisan 2007 Cuma

KISA KISA....

1.) Minik sürprizimiz :
Kızkardeşimi İsveçe gönderdik, Allah nasip ederse doğumunda yanına gideceğim. Gitmeden önceki son dr. kontrolünde bebeğin cinsiyetini öğrendik: Bir kızımız olacakmış. Nasıl sevindik,bayram coşkusu yaşadık resmen. Kardeşim bir an şoka girdi çünkü her nedense karnının şekline bekıp bakıp erkek bebeği olacağını düşünmüştü herkes, o da kendini inandırmış erkek bebeğe ve sürpriz olsun diye eşi cinsiyetini öğrenmelerini istemiyordu. Ama son muayene o ada gaza gelip öğrendi. bebişimiz 24 haftalık, yaramaz bir fetüs. Dr. kontrolünde yine çok kalabalıktık. Dr. ultrasonla muayene derkenben elimde kamera anne ve babayı arada da monitorden görüntülemeye çalıştım. bu kadar seyircisi olan başka bebişler de geliyormu bu doktora bilemiyorum. Dr. çıkışı hemen alışverişe çıkıp daha önce gördüğümüz bütün şirin kız giysilerinden aldık. Bir gün sonra da eşiyle birlikte yolcu ettik kızkardeşimi, göndermek zor geldi, alışmıştık iyice ama annem ısrarla "evli evine , köylü köyüne, fare deliğine" dedi.:D) Bana göre her annenin bir kızı olmalı, ben oğlumu çok seviyorum ve huyu bakımından oğlum konusunda çok şanslı olduğumu düşünüyorum, bizi hiç üzmedi hiç bir zaman zor bir çocuk olmadı, ele avuca sığmaz bir yumurcak değil, yaramaz değil vs... Ama kardeşimin kızı olacağını öğrenince en çok ben sevindim.Allah sağ salim dünyaya gelmesini nasip etsin..

2:) Evimizdeki büyük misafir:
Kızkardeşim gitti diye göz yaşı dökerken, sağ olsun ankaradan görümcem geldi. Bir hafta iznini bizimle geçiriyor. 16 aylık bir minik kızı var.Kociş de izin aldı, anne ve kardeşiyle evde tatil yapıyor.Balböceğini okula göndermedik.O da evde bir kardeşi olmasının keyfini yaşadı bol bol. minik pıtırcık görseniz öyle şeker ki.. Yalnız hiç oyuncak oynamıyor, bir dolu oyuncağı önüne koyuyorum, arkamı döndüğüm anda bir bakıyorum hoop ayakta, oyuncaklara şöyle bir bakıp kalkıyor. Sürekli yürüyor, dolaşıyor. Oyuncak oynamadığı için evde oyalamak zor oluyor. Ben çalışıyorum gerçi, akşamdan akşama gördüm ama hava muhalefetine maruz kaldık. İzmirde öyle bir rüzgarvar ki kapıdan burnunu çıkaramadık çocuğun, tatilleri evde geçti hep. Zaten bir gün sonra soğuk algınlığı ve ateş başladı. Eve kapalı kalınca Elif, sürekli mutfak dolaplarını karıştırdı, yağ şişelerini yere indirdi, su damacanasına poşet attı vs... Ama evde küçük bir çocuğun olması yine çok hoştu. balböceği hiç kıskanmadı,arkasından ayrılmıyor, sevmeye bile kıyamıyor, sıkmasın , huzursuz etmesin diye uzaktan takip ediyor, sevmeye kıyamıyor. Ama evde oyalamakta epey zorlandık elifi, kız çocuk özlemimden yavaş yavaş uzaklaştım ve iyiki benim oğlum gibi bir oğlum var dedim, zira odasında en az bir saat kendi kendine oyuncak oynadığı düşünülürse epey şanslıyım :)

3:) Ana okulunda 23 Nisan kutlamamız
Balböceği bu yıl ilk kez 23 nisan bayramını kutladı. Kreşte yaş grubu küçük diye kutlamıyorlardı. Ana okulunda da 5 - 6 yaş grubu gösteri yaptı bizimkiler 4 yaş olarak sınıf korosu oluşturup 4 minik şarkı söylediler. Amfide sahnede görmek pek duygulandırdı beni diğer çocukları da göz yaşları içinde izledim. Bal böceğimi bol bol kameraya aldık, fotoğrafladık. Sırada beklerlerken baktım öğretmeninin sözünü en çok bizimki dinliyor, sıradana sla çıkmıyor, atlayıp zıplayan çocuklar var ama bizimki son derece efendi, uyumlu... Canım benim, koroda da esneye esneye şarkı söyledi, çok güldük. Bir şarkıyı sınıflarından bir kız seslendirdi:"bebeğim " şarkısı. Bu şarkı söylenirken kız çocuklar anne oldu. erkek çocuklar kızların dizine yattı, sahnede gülce tiz bir sesle "beeeebeiiimmm .." diye boğazını yırtarken bizim erkeklerin hali pek komikti...

4. ) Hafta sonu çocuk parkları
Aslında bu başlıkla tek başına bir post bile yazılır ya... Söylenecek çok şey var
Pazar günü çok sıkıldık ve çocuklara biraz hava aldırmak için parka gidelim dedik. Daha önce gittiğim bir park vardı, çay bahçesi gibi bir yer, biz masalarda otururken çocuklar oyun parkında oynar diye düşündük, gittik. Br baktım ki çay bahçesi oyun parkının etrafını tellerle çevirmiş, çocukların içeri girmesi için 2 YTL veriliyor, küçük bir alanda 30-40 kadar çocuk, tel örgülere neredeyse yapışık masalar.. Çocuklar içeride ama aileler giremiyor. Balböceğini soktuk içeriye elif bizimle kaldı, ufacık çocuğu tek başına nasıl salalım içeriye. Biz oğlumuzun yanına gidemedik, kenardaki masaya oturduk. Elifi idare etmek zor oldu. İçeride büyük yaşta çocuklar top oynuyorlardı biz kenarda toz toprak içinde kaldık. İçerisi zaten tıkış tıkış çocuk dolu. Oğlum boru şeklinde kaydıraklardan kayarken kafasını çarptı ve buz basmak zorunda kaldık. Ben çok sinirlendim. daha önce o çay bahçesinin böyle bir uygulaması yoktu. Verdiğimiz paraya değsin diye bir saat kadar kaldık orada sonra çıktık. Bizim evin yakınında bol bol çam ağacının bulunduğu büyük bir park var. Oraya gittik. elif çimlerde rahat koşar oynar, balböceği bisiklet sürer diye. Fakat orada da mangalını kapan gelmiş, etraf duman içinde , her yerde mangal pişiren küme küme aileler, kilimler, oyun parkına girdik, insanlar iki çam ağacına salıncak kurmuşlar, bahtaniyenin iinde bir çocuk sallanıyor, altta kilime oturmuş bir aile hanımlardan ikisi börek açıyor, düşünün hamur yapıyorlar çocuk parkında ve biri de salata karıştırıyor. Amaniiiinn dedim çocuk parkına niya salıncak kurarsın, et kokusundan ve dumanından duramadım, ortalık bayram yeri gibi, kılıksız insan dolu, ben zaten paranoyalı gibi etrafta gördüğüm herkese çocuk sapığı gözüyle bakıyorum, çocukları kaptığımız gibi eve döndük. Belediyenin bizim sitedeki park düzenlemesi bitmek üzere. İki gün önce de kanepeleri getirdiler henüz oyuncaklar gelmedi ama en azından rahat rahat kapı önünde oynayacak balböceğim.

5. Oğlum artık bisiklet sürebiliyor.

6. Mağazamız hayırlı olsun
Erkek kardeşimin Balçova Kipadaki mağazasının açılışı 13 Nisanda gerçekleşti Mağazamızın ismi Superflıght. Hayırlı olsun, Allah bol kazanç versin...

7. Yeşilçam şarkıları
Bilgisayarıma Lime Wire diye bir program yükledim. Artık istediğim müzik dosyasını indirebiliyorum. kendime tamamen eski şarkılardan oluşan bir klasör düzenledim. Yeşilçam şarkıları eski türk filmlerinin film müziklerinden oluşuyor, Belkıs Özener, Tülay Özer, Yasemin Kumral, Cici Kızlar, Elma Şekerleri, Güzin ile Baha, Erol Evgin.... Nefis şarkılar her gün nostalji yapıyorum, keyifle dinliyorum.

9 Nisan 2007 Pazartesi

UÇURTMAMI VURMASINLAR :)

Bu hafta sonu oğluşu da alıp annemlere gittim. Kızkardeşim İsveçe dönecekti artık, izni bitiyor, eşi almaya geldi. Bu arada bebeğimizin cinsiyetini öğrendik: Bir kızları olacak. Öyle sevindik ki... Daha önce nedenese hep oğlu olacağına inandırmıştık kendimizi, hemen alışverişe çıkıp o güzel kız giysilerinden aldık doğacak minik prensese...

Balböceğine gelince daha gittiğimiz ilk aşkam dedesine bir uçurtma siparişi verdi. Cumartesi günü dedemiz eve elinde kırmızı bir uçurtma ile geldi . Balböceği çok mutlu oldu."Dedeeee sabah uyanınca hemen uçurtmamızı uçuralım, bir de mangal yakalım şurada güzel güzel yiyelim" dedi.

Dedesi hiç kırar mı torununu, ertesi gün taraçada mangal başında babam, bir elinde uçurtmanın ipi, diğer elinde et maşası koşuşturdu durdu.

Bir ara uçurtmayı idare edememişler, düşmüş, ama nereye düştüğü belli değil, çatıların arasında kayboldu. İpini çekiyorlar çekiyorlar gelmiyor. Bu arada yan komşunun yeni yaptırdığı tenteye dolanmış ip, annem de çözüm olarak uçurtmanın ipini kesmiş. Bir baktık ki balböceği feryat figan ağlıyor. Anneannesine ipi kesti diye öyle öfkeli ki sakinleştirmek mümkün değil. Ama yine onu susturmayı bilen anneannesi oldu.

Balböceği gözleri yaşlı bakıyor gök yüzüne uçurtmasını görebilmek için, ben ve yengesi yanındayız, " üzülme şimdi gider buluruz uçurtmanı, düştüğü yerden alır getiririz." dedik. "Sakın gitmeyiiiin sizi öldürürler." Kim öldürür? "Askerleeeeer baksanıza her taraf asker dolu, uçurtmam askeriyenin üstünde uçuyordu tam da" (Annemlerin evinin karşı tepesinde askeriye var :) )

Babam arabaya atlayıp hem ekmek almak hem de oğluşun uçurtmasını bulmak için gitti. Balböceği elinde kılıcı ile balkon demirlerinin arasından sürekli karşı tepeye nişan alıp bir şeyler yapıyor. Anladım ki askeriyeye doğru nişan alıyor kılıç ve silah şeklini verdiği parmaklarıyla. Uçurtmamız neyse ki bir kaç sokak altımızdaki bir evin çatısına düşmüş. ama komşu evde değilmiş. dedemiz haber bırakmış getirceklermiş. Balböceğine dedesi mutlu haberi verince aldığımız tepki aynen şöyleydi:"Yaşasııııınnn dedem uçurtmamı kurtarmış saklana saklana gitmiş askerlerden uçurtmamı kurtarmış." Biz koptuk tabiii, çocuğun hayal dünyasına hayran kaldık. Sonra masaya oturduk, yiyor, içiyoruz kapı zili çaldı." AAA balböceği uçurtman geldi " diye seslendik. Bizimki sandalyesine iyice gömülmüş, teyzesine askerler beni görmesin demiş. Uçurtmasını görünce neşeyle el çırptı "Askerler getirdiler uçurtmamı heyooooo."

Bir on dakika sonra kapı zili çaldı. Balböceği soruyor kim geldi? Bu kez ben muzip bir şekilde yanıtladım:" Bu da askerlerin komutanı, o akıllı çocuğa uçurtması teslim edildi mi diye öğrenmeye gelmiş!!"

Balböceği çok mutlu oldu. Askerler uçurtmayı getirdi fikrine iyice kaptırdı kendini. Uçurtması gelince askerlerle de barıştı. Sanırım askerlerin öldürmesi fikri onda izlediği filmlerden kaldı. Çok dikkat etmeye çalışıyorum, ne izliyor , ne hissediyor diye ama arada kaçırdıklarım oluyor demekki.

(Bu arada dede torun sayesinde uçurtma uçurmaya iyice doydu, bahaneyle bir güzel oynadı uçurtmayla)

3 Nisan 2007 Salı

ANNE DEĞİL MAKİNE OLMALIYIZ

Son birkac haftadir balböceği parmaklarini saymayi ogrendi. Babasina bes parmagini isaret ederek babami, dedemi, teyzemi bu kadar seviyorum diyor. Anne seni de dort parmagini gostererek bu kadar seviyorum diyor.

Onceleri niye beni dort tane seviyorsun dedigimde ben erkegim, babam da erkek, dedem de erkek oldugu icin onlari bes tane seviyorum diye cevapliyordu.
Fakat dun gece karma listesine (5 tane sevdiklerine) yine beni almadi. Baska bayanlari seviyor ama beni eksik seviyordu.
Benimle oynasmak istedigi icin onumde arkamda donup duruyordu. En son anne beni tuvalete sen gotur dedi ve wc de sohbete basladik. Ona dordun besten az oldugunu soyledim. Neden babani ve digerlerini butun parmaklarinla severken beni bir tane parmak eksik sevdigini sordum. Ben bazi seyleri eksik mi yapiyorum? dedim. yaniti soyleydi:
Evet anne sen bazi seyleri eksik yaptigin icin seni biraz az seviyorum.
Peki bana yardim eder misin, neyi eksik yaptigim konusunda bana yardimci olursan, yani bana soylersen ben de onlari tamamlamaya calisirim dedim.
Cevabi dinleyin:
-Bana degisik degisik yemekler yapman gerekli. Sen hep sebze yememi istiyorsun. bana hic makarnaaaa, cubuk makarnaaaa, kofte, patates pisirmiyorsun. degisik degisik yemekler pisirmelisin.
-Babam, dedem, teyzem her gun bana cikolata, sekeeer, oyuncak aliyor. sen de aliyorsun ama az aliyorsun.
-Okul beni iki defa sinemaya goturdu. sen de sinemaya gitcegimizi soyledin ama beni hic goturmedin. Tiyatroya hic goturmedin.
-Ben kucucuk bebekkken babam sana arabayi veriyodu, kullaniyodun, simdi arabayi kullanamiyosun beni hic agoraya, ozdilege goturmuyosun.
-Benimle az oynuyosun.
- bana hic misir patlatmiyosun.
-Seninle dinazoruma hic sapka dikmiyoruz, kumas bulamiyosun.
-Simdi bir sayayim. Parmaklar sayiliyor:7-8-9-10 Evet simdi bunlardan 10 tane 10 tane yap o mazan seni bes tane severim.


Oooooofff offffffff