27 Ekim 2006 Cuma

CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN

Cumhuriyet' imizin kuruluşunun 84. yıldönümünde Yüce Atatürk ve emeği geçen diğer Türk büyüklerimizi minnetle anıyorum.

Cumhuriyet; yurttaşların seçme ve seçilme hakkının olduğu bir yönetimdir. Ulus temsilcilerinin kabul ettiği yasalarla ülkenin yönetilmesidir. Cumhuriyet yönetiminde söz ulusundur. Cumhuriyet'i korumak, kollamak, yaşatmak her yurttaşın ödevidir.

Cumhuriyet bayramımız kutlu olsun!

26 Ekim 2006 Perşembe

Gerçekleşebilir....

Çok hoş bir reklam filmi...

Buyrun izleyin:

Bayram sonrası

Ramazan, oruç, iftar, arife, bayram... derken o da geldi geçti ve işyerindeyim... Malesef iki gün boyunca yalnız çalışacağım. Diğer arkadaşlarım bayram iznini bir parça uzattılar, normalde üç kişi olduğumuz mekanda yalnız çalışmak biraz sıkıcı ama ne yapalım, idare etmeye çalışacağım. Günlerden perşembe olmasına rağmen ben pazartesi gibi hissediyorum, perşembeye perşembe muamelesi yapmam akşamı bulacak sanırım.

Bayram tatili daha başlamadan yani cuma günü iş çıkışı neredeyse koşturarak hazırlanıp kayınvalideme gittik, hatta iftari onda açtık.Sopnra birlikte bayram temizliği yaptık . Bayram sabahı kocam namazdan dönmeden ayakta olmam gerektiği için (kayınvalidemde adet öyledir) zor açılan gözlerimi saklamaya çalışıp yüzüme de kocaman bir gülümseme yerleştirerek mutfağa girdim, amanın kayınvalidemden önce uyanmayı ne zaman becerebileceğim bilmem ve ben daha elimi çaydanlığa uzatırken, amcamlara kahvaltıya davet edildiğimizi öğrendim. Yatakları toparlayıp oraya geçtik hemen. Erkekler bayram namazını bitirtrdiklerinde bayram topu güüümmmm diye patladı hemen bal böceğinin yanına koştum korkmasın diye ama o mışıl mşıl uyuyordu. Namazdan dönen kocacımla bayramlaştım tabi önce annesi bayramlaştı, ben solda bir on dakika kadar bekledim öpüşüp ağlaşmaları, neyse sonra ben bayramlaşıpğ bayram paramı da alınca amcalara geçtik.

Bayramlaşıp kahvaltıya oturduk . Aynen Kent şekerin reklamlarındaki gibi ailecek yenen kahvaltının peşini akraba ziyaretlerimiz izledi.Çevrede kim var kim yok , akraba konu komşu kim varsa gittik bayramlaştık, bazı yerlerde bize küçük hediyeler sundular: gazete kağıdına sarılmış atlet ya da birer çift çorap. Arada annemi ve babamı İzmir' de bıraktığımı düşünüp duygulansam da... baştan dediğim gibi eski bayramlar gibi bir bayram günü geçirdim. kayınvalidemin ziyaretçilerine ev baklavalarımızdan ikram ettim bol bol, tabii bende lüpledim her seferinde..

Ertesi gün kocacımın anneannesine, köye gittik. Bizim için bahçede odun ateşinde kızartma hazırlamış anneanne fakat isimlerimizi hatırlayamadı hani az önce arabalarıyle gelenler var ya onlar için yaptım diyordu... onunbla da bayramlaştık, sonra dayılara geçtik. Oğluşum orada yeni doğan buzağıları gördü, sevdi, bizde havanın güzelliğinden faydalanarak bahçede oturduk. Akşama doğru izmire döndük. Annem ve babam heyecanla bizi bekliyorlardı ki torunlarını merdivenlerde karşıladılar, öpüp koklayarak eve aldılar hemen sürpriz hediyelerini ve bayram şekerlerini sundular ... Sonra o gece birlikte İzmirde yaşayan büyüklerimizi ziyaret ettik.Ertesi sabah bayramın son günüydü her ne kadar kardeşim hadi çeşmeye gidelim balık avlayalım dese de ben yılmadan akraba ziyaretlerine devam ettim. Nihayet evimize vardığımızda apartmandan hatırı sayılır komşumuza gidip onunla da bayramlaştık ve bayramımız böylece sona erdi..

Evet aynen reklamlarda izlediğimiz kavuşmalarla, kucaklaşmalarla dolu bir bayram yaşadık ailecek. Bal böceği ev ev dolaşıp, büyüklerin ellerini öpmemize bir anlam veremedi sık sık hadiiii parka gideliiim dedi durdu ama her seferinde ona bayramlarda büyükleri ziyaret etmemiz gerektiğini tekrarladım . Tabii parka da götürmeyi ihmal etmedik sonrasında.. Çocukcağız ısrarla evimize ne zaman gideceğiz ben odamda oyuncak oynamak istiyorum diye tekrarlayıp dursa da biz bu bayramı yine babaanne ve anneanne yanında geçirdik ... Ama iyiki de öyle yaptık diyorum...

20 Ekim 2006 Cuma

CANSUNUN EN GÜZEL BAYRAMI OLACAK...

Cansu ve ailesi icin bu bayram en guzel bayram olacak. Daha dune kadar hayalken sadece bir ay icersinde ulastikbu rakama sizlerin sayesinde ve artik Cansu tedavisinin gerçekleşebilecegine inaniyor...
Maddi sorun kalmadiii. Aile "biz Alllah' tan daha ne isteyelim , kizimiz iyilesecek diyor."
saglikla kalin sevgili dostlar...
Herkese hayirli, huzurlu, mutlu bayramlar...

İyiki varsiniz

12 Ekim 2006 Perşembe

OĞLUMUN GÖZLEM DOSYASI

Dün öğleden sonra bal böceğinin gözlem dosyasını müdüre hanımla birlikte doldurmak üzere anaokuluna gittim, çocuğu ve aileyi tanımak üzere türlü sorular yöneltip cevaplarını dosyaya kaydetti müdüre hanım. Keyifli dakikalar yaşadım. Sohbet ettik.

Doğumundan itibaren bal böceğini özetlemiş oldum orada ve kendimi ebeveyn olma açısından süzgeçten geçirdim ve iç sesim susmadı gün boyu. Sonunda da kendi çocukluğuma kadar indim, biraz mizah biraz nostalji yapayım diyerek sizlere de yazayım dedim:

Benim çocukluğumda annemle gezmeye gittiğimizde mutlaka onun dizinin dibinde ses çıkarmadan otururduk. Tanrım ne sıkılırdık. Misafirliğe gittiğimiz evde (biz üç kardeşiz ve ben en büyüğüm) annem bizi menemen testileri gibi yan yana dizerdi. Ev sahibi hanım bir şey yer ya da içerler mi diye sorduğunda üçümüz birden hayır teşekkür ederiz derdik. Şayet bir şey yemek istersek bu çok ayıp olurdu, annem tarafından evde defalarca tembihlendiğimizden sesimizi çıkarıp da benim canım şunu istiyor diyemez, öööyle bakardık. Annem de “ne terbiyeli çocuklar yetiştirmiş” övgüsüne layık bir halde ayrılırdı oradan. Ne komik bir durummuş aslında bugünü düşündüğümüzde, ille annenle oturacaksın, başka odalara girmek, ortalığı karıştırmak yok, sohbetlerini hiç anlamadığım kadınların arasında oflar puflar, ama evde annem tarafından azar işitmemek ve küçük kardeşlerime örnek olmak adına tutardım kendimi.

Bu arada müdüre hanımla aramızda geçen konuşmalardan da biraz bahsedeyim:

Bal böceğiyle özelikle hafta sonu yeteri kadar ilgilenemediğim konusunda kendimi sık sık eleştiririm. Çünkü hafta sonu evin düzeni, temizlik ve yemek üzerine biraz daha fazla yoğunlaşıyor ve akraba ziyaretleri yapmaya çalışıyorum. Ancak oğluma zaman ayırdığım saatlerin kaliteli birliktelik olmasına gayret ediyorum. Çünkü amaç onunla aynı ortamda bulunmak değil, birebir ilişkide olmak.

Örneğin sorulardan biri. Çocuğunuzu diğer çocuklarla kıyaslar mısınız?

Evet özellikle aynı yaştaki erkek çocuklarla kıyaslarım. Nedenine gelince, her insanın çocuğu kendisine özeldir, kendisine güzeldir. Ama diğer aile ve çocukları gözlemlemek geneli ve bulunduğunuz noktayı algılamayı kolaylaştırıyor. Aaa demek şu şu hareketi normalmiş, bu yaş grubunda pek çocuk böyle diyebilmemi sağlıyor. Ama bu kıyaslamaları çocuğuma aktarmıyorum tabii, yani bak şu şöyle bu böyle gibi dönütlerimiz olmuyor.

Bir diğer soru: Çocuğunuzun en sevmediğiniz yönü nedir?

Bundan bir önceki soru çocuğunuzun en sevdiğiniz yönü idi ve ben cevaplamakta zorlandım. Çünkü oğlumun pek çok yönünü beğeniyorum. O zaman soru değiştirildi ve yukarıdaki gibi geldi. Oğlumun bazen olgun bir çocuk oluşunu eleştiriyorum dedim. Yapısal olarak olgun bir çocuk. Kendi kendine yetebilen, anne ya da baya çok az bağımlı ama kendiyle ve çevreyle barışık bir çocuktur. Fakat ben de oğlumu bebekliğinde bebek, çocukluğunda da çocuk gibi davranmasını ve bu davranışlarını görmeyi istiyorum. Bu nedenle olgunluğu bazen beni üzüyor.

Çocuğunuza sorumluluk verir misiniz? Alınan kararlarda söz hakkı var mıdır?

Evet özellikle kendisiyle ilgili konularda seçenekler sunuyorum. Örneğin giyinirken iki pantolon çıkarıp onun tercihini giydiriyorum, yada odasının düzeninde yerleşiminde görüşünü alıyorum. Böyle iyi olmuş mu, şunu şuraya çekelim mi ne dersin, daha iyi olur mu sence? … gibi. Bir de yine kendisiyle ilgili küçük küçük sorumlulukları var. Örneğin kendisi giyiniyor, gerektiğinde yardım ediyor, elini yüzünü yıkarken onu uzaktan takip ediyorum, yemeklerini kendisi yiyor. Bazen mutfakta yemek pişirirken yanıma alıyorum boyuna göre bir sandalyeye çıkarıyorum ya da bankoya oturtuyorum. Çorba ya da makarna karıştırıyor, yemeklerin tuzunu ilave ediyor bu arada da sohbet ediyoruz. Benimle sohbet etmeyi çok seviyor.

Çocuğunuz size onu üzen bir şeyden bahsettiğinde tepkiniz ne oluyor?

Onu dikkatle dinliyorum, mimiklerimi de katmaya gayret ediyorum. Arada çok üzülmüş olmalısın diyorum, sorular sorarak daha geniş anlatmasını bekliyorum. Onu üzen bir şahıs ya da biriyle arasında geçen diyalog da olabiliyor. Ben çocuğuma istemediğim kişi ya da davranışlardan izole bir hayat sağlamanın mümkün olmadığını biliyorum. İleriki yaşamında insan olan her yerde karşılaşabileceği olaylar ya da kişiler mukakkak karşısına çıkacak. Ancak hoşuma gitmeyen bir arkadaşını etiket yapıştırıp karalamak tarzım değildir. Bilakis o aile ya da çocuk konusunda yapılabilecekleri ve benim kendi çocuğuma davranışımın tarzımı oturtmaya çalışırım.

Size birkaç örnek vermeye çalıştım, bazı ailelere ışık tutabilirim diye…

Anne baba olmak gerçekten zor zenaat!

Sevgiler….

11 Ekim 2006 Çarşamba

Balböceğim :)

Dun sabah cok guldurdu oglum beni yazmaya ancak firsat bulabiliyorum sizlerle de paylasayim dedim. Balböceğime cips almayiz aldigimizda da yemez zaten, gecen hafta sonu misafirlige gittigimiz yerde yasca buyuk bir cocuk citos almis ve icinden parlak, sertce bir kart cikti. Balböceği bu karti bankamatige cok benzetti. Bununla bankaya gidelim dugmelere basalim, para versinler deyip parasiyla neler almak istedigini soyledi durdu. Öyle ki her sabah cebine yerlestiriyordu kendince bankamatigini.
Bu hafta sonu yine ayni yere gittik ve yine citos almis cocuklar balböceği paketin icinden cikan ikinci karti gorunce havalara uctu. Cipsleri yine yemedi tabiii. Sabah da ise gelirken sordum "annecim iki tane kartin oldu ne yapacaksin onlarla?"bana soyle yanit verdi:
-"Bununla dedeme araba alicaaamm, hani onun hic arabasi yok ya, hep ariza yapiyo ya iste ben ona guneste bile calisan bozulmayan araba alicaammm"
- Peki obur karti ne yapacaksin?
- Onunla da kendime bir seyler alicam.
- yaa ne alacaksin peki?
-Bununlaaaa kendime bir minibus alicam, arkasina yolculari bindirip onlari evlerine goturcem.
-Babanneye hic bir sey almadin, ona ne almak istersin?
-Onun evinin orda parki vaaarrr, dondurmacisi varrrr, ona bir sey almicam.
_ Peki öbür dedene ne almak istersin?
_ eeee ona kahve alicam evinde icsin diye, her aksam hani kahveciye gidiyo ya ondaaan :)))))))
Aklima geldikce guluyorum :)