22 Nisan 2008 Salı

PIRINCTE OYNANAN OYUNU BOZABILIRIZ..



Arkadaşlar ,Uluslararası para mafyası ve onların yerli işbirlikçileri paralarını pirinçe yatırarak , çok büyük miktarda pirinç stoğu yaptı , Türkiye'de pirinç fiyatlarını toptan 400 bin liradan 4 milyon liraya kadar çıkarttı , bir süre daha stoklarını piyasaya sürmeyerek 5 ytl e çıkınca süreceklermiş .Tüketici birlikleri bir süreliğine boykot çağrısı yapıyor Bu stokları 1hafta 10 gün içerisinde piyasaya sürmezlerse büyük zarar edeceklermiş ,herkesi ay sonuna kadar , 1 Mayıs'a kadar kesinlikle pirinç almamaları konusunda uyarıyorlar .15 gün pirinç yemezsek ölmeyiz, ama stokçulara bu milletin duyarsız olmadığını , aptal olmadığını , gerektiğinde tepki verebileceğini duyurmak lazım . Ben Mayıs ayına kadar kesinlikle pirinç almayacağım , lokantada yemekhanede pirinç pilavı yemeyeceğim , etrafımdakileri de uyaracağım .Pirinçi 5 ytl yerine 1 ytl'den yemek istiyorum .
Milletimiz gözünü açsın artık . detaylı bilgi edinmek isteyenler Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker' in konuyla iligili yorumlarını şuradanokuyabilirsiniz.

7 Nisan 2008 Pazartesi

KELİME OYUNU / HATA



Aynadaki görünütüsüne uzun uzun baktı genç kız, annesinin ve babasının küçük kızını görmeyi isterken, dün geceyi uykusuz geçirdiği için göz altlarında morluklar oluşmuş yorgun bir yüz buldu. Bu kendisi miydi gerçekten de, büyümek bu kadar zor muydu, aynadaki kız bu kadar yabancı mıydı kendine?
Koridora çıktı, banyoya gidip elini yüzünü yıkamak suyun serinliğini taa yüreğine kadar hissetmek istiyordu, evin içinde kimseyle karşılaşmamak için usulca süzüldü koridordan banyoya. Herkes ona sorgular gibi bakıyor geldiğinden evde kimseyle karşılaşmak istemiyordu.
Onunlayken ne kadar mutlu hissediyordu kendini... Mutlu fakat bir o kadar da güvencesiz. Bu nedenle yabancıydı kendine işte, ilk kez ailesinin gözünden düşmüştü, bu güne kadar her hareketi takdir edilirken bir anda bu konuma gelmişti. Sorgusuz sualsiz alıp götürmek istiyordu bu ilişkiyi, kalıplardan uzak tutmak istiyordu, ama olmuyordu, o kendini rüzgarda savrulan bir yaprak gibi ilişkilerinin seyrine bırakmak istedikçe, minik yaprak sert duvarlara, taşlara çarpıp kırılıyordu. Kendisinin ve ailesinin olşturduğu taştan duvarlara.. Kimse flört etmeyi yakıştırmıyordu ona, onu beğenen biri varsa gelsin istesindi, öyle gezip tozmak yakışık almazdı. Eee sol ele geçen bir yüzük mü onu güvenceye alacaktı, kendi de bilmiyordu. Eline ekmeğini almış biriyle birlikte olmasını istiyordu ailesi, oysa sevdiği adam kendi gibi okulunu yeni bitirmiş ve hayatın henüz başında biriydi.Şimdilik onu ciddi bir ilişkiye zorlamayı düşünmüyordu. Evet zorlamayacağım diye hatırlattı soğuk suyu yüzüne çarparken. Kim ne derse desin...
Gitti, gardrobundan en sevdiği giysileri çıkardı, neşeyle hazırland.En güzel iç çamaşırını giydi içine, makyaj yaptı, bu kez aynada beğendi kendini. Ama o küçük kız çocuğunu göremedi yine aynadaki yansımada, küçük kız çocuğunu öldürdüğünü, yok ettiğini düşünerek çıktı odadan. Belki bu gerekliydi, sevdiğime giderken belki o küçük masum kızı hiç aklıma getirmemem gerekiyor diye düşündü.
Tam evden çıkacaktı ki, annesi mutfaktan yetişti, "geç kalma" dedi. "Merak etme fazla gecikmem anne", diye geçiştirdi annesini, paltosuna uzandığı anda göz göze geldiler:
-Kızım, kendine dikkat et! O genç... o genç sana göre değil, boşu boşuna adını çıkaracaksın!
_Annee bana layık bulmadığın o genç benim seçimim! Bırakın da hayatımda bir kerecik olsun kendi tercihimi yaşayım, izin verin de bir kez hataysa hata yapayım. Biliyorum yağmurda şemsiyesiz dolaşmamı istemiyorsun. Ama ben bu kez ıslanmak istiyorum, ıslanmak! anladınız mı? Eğer bu ilişki bir hataysa benim hatam olsun, ömrümün sonuna kadar affetmeyeceğim bir hata olsa da bu kez yalnız ve başıma buyruk davranmak istiyorum. Büyümek istiyorum anne, sizin gölgenizden uzak bir yerde büyümek istiyorum!