17 Şubat 2006 Cuma

DÜŞÜNCELER...

Uyuyan oğlunu seyretti bir süre. Kocaman oluverdi sıpa diye geçirdi içinden. Daha üç yaşını dolduruyor olmasına rağmen çok büyümüş gibi geliyordu ona. Olgun bir çocuk oluşu nedeniyle böyle hissediyordu. Hep büyük adam edalarıyla hareket ediyordu; sohbet bile ediyordu onlar. Ama yok, daha küçücüktü o... halen kucağına alıp, sarmaş dolaş olabiliyorlardı. Ohh keşke daha uzun sürseydi bu zamanları, yıllar geçmese ...
Lisedeki yıllarına döndü, arkadaşları ile kurdukları hayallere kadar uzandı. İleride kuracakları yuvayı, eşlerini düşleyip uzun yorumlar getirmişlerdi bir gün. Sonra, erkeklerin evlenecekleri kızda aradıkları birincil şartın "çocuğuna iyi bir anne olabilmesi" sözünü yerine getirmesi olduğu üzerine konuşmuşlardı. O zaman kendisinin nasıl bir anne olabileceğini uzun uzun düşlemişti. Çok önemliydi çocuk yetiştirmek. iyi bir anne olmalıydı. Düşlerinden sıyrılıp o günlerden bu güne geçti. Anneydi şimdi !!!! Mutluydu oğlunu dünyaya getirdiği için. "Ne çok şey öğrettin bana" dedi. "Anneliği öğrettin, yeniden sevmeyi, hayatı bir kez daha keşfetmeyi öğrettin."
Çocuğu için gecesini gündüzüne katan, onu korumak ve kollamak adına nice çabalar sarf eden bir anne değildi. Olabildiğince özgür bırakmıştı oğlunu. O nedenle bu yaşında bile küçük sorumluluklarını kendince hallediyordu oğlu. Çünkü çok koruyucu olmak istemiyordu. Etrafındaki koruyucu ailelerden bunalmıştı yıllardır. Kendi ailesinden de, eşinin ailesinden de... O nedenle o, bağımsız bir birey yetiştirmek istiyordu. Olabildiğince özgüven aşılamaya çalışıyordu oğluna. Oluyordu da işte !! Aileler izin verseler bu zamane çocuklarının öğreteceği daha çok şey vardı. Yüzünde bir gülümsemeyle odadan çıkarken boynuna sarılmış minicik kolların sıcaklığını duyumsadı.

6 Şubat 2006 Pazartesi

HERKESİN BİR HİKAYESİ VARDIR

Etrafınızdaki insanlara bakıp da acaba bu kişilerin hikayeleri nedir diye düşündüğünüz oldu mu? Hekesin bir hikayesi vardır aslında. Mesela metroda gördüğüm pembe atkılı genç kız belki az önce dersten çıktı ve en çok istediği bölümde öğrencilik yapıyor, ama bugüne değin hiç sevgilisi olmadığı için arkadaşlarının yanında kendini çok mutsuz hissediyor. İşte tam karşıda ayakta duran koltuğunun altına gazetesini tutuşturmuş olan beyefendi belli ki bir yerde memur. Akşam eve gitmeden semt pazarını dolaşacak eve öte beri alıp gidecek, karısı sobayı tutuşturmaya çalışırken eve girecek ve tüten sobanın yarattığı isten sinir krizlerine giren karısının sövmeleri ile karşılanacak. Ayakta duran ve kulaklığı ile müzik dinleyen genç delikanlı belli ki öğrenci. Başka bir şehirden kazandığı üniversiyete devam etmek için gelmiş, arkadaşları iel tuttuğu evde kalıyor. Her gece sabahlara kadar sigara tellendirdiği odası bir kültablası görünümünde, ev arkadaşları ile kavgalı ve acilen ayrı bir eve çıkması gerekiyor....
Hemen şöförün arkasındaki koltukta oturan yaşlı bayan belki de eşini geçen yıl kaybetmiş biri ve iki durak sonra oturan kızının yanına gidiyor. Kızı bir bebek bekliyor ilk torunu dünyaya gelecek. Keşke rahmetli de görebilseydi bugünleri diye düşünüyor. Elindeki poşette bebek yünleri var, hırka örrüyor torununna bir tane de şu yeni çıkan atkılardan yapacak kızına omuzlarını sıcacık tutsun diye. Eli kolu poşet dolu bir bayan da oğlunun ödevlerini bitirip biritmediğini düşünerek ilerlerken dengesini zor sağlıyor. Akşama misafirleri gelecek, çocuk etütden alınacak, yemek hazırlanacak vs vs ne çok işim var diyerek içinden söyleniyor.
Herkesin bir hikayesi var.. Ya sizin hikayeniz nedir?

2 Şubat 2006 Perşembe

Süeterim :((

Bir hevesle gidip yünler ve şiş alarak başladığım oğluma süeter örme operasyonum dün sonuçlandı arkadaşlar. Ve hüsran !!!
Eskilerin bir sözü vardır birkaç kişinin birden müdahalke ettiği yemeklere:"iki kadın aşı" olmuş diyerek memnuniyetsizliklerini belirtirler. Biri tuzu az koyar, diğeri yağını çok, öteki diğerlerinden habersiz alır baharat ekler falan ya.. Benim süterimde öyle oldu ama dün gece en azından dikili halini görmek ve nasıl durduğuna bakmak için diktim ve oğluma giydirdim. Çok kötüydü; öncelikle yaka yamuk, önden garip bir açıklık var yani "V" kısmının başlangıç yerinde açılık var ve düzeltemedim.
Bendeniz örgü bilmeyince her seferinden karşılaştığım farklı örgübilir kişiler ellerine alarak süeterimi bana yardımcı olmaya çalıştılar. Çünkü yardım talep etmeden öremiyordum. Sonunda da iki kadın aşı oldu çıktı süeterimiz. Ön kısım ayrı telden çalıyor arka kısım ayrı telden omuzların birigeniş biri ddar. ama bende kabahat yok ben sadece düz ve ters örgü bilgimle ördüm. Yaka, kol, omuz bilemem onlareı nasıl gösterdilerse öyle ördüm.
Ancak dün gece dikip de yeleğini giymek için önümde arkamda dolanan yağızıma giydirince dedimki yok ben bu yeleği sadece evde giydireyim. Dışarıya asla giydirmem. Biraz sonra baktım ve en iyisi Pakistandaki depremzedelere göndereyim en azından ısıtıyor diyerek giyerler dedim. Görüntü o derece yani. Ama ilk el öğrencem olması bakımından iyidi yine de. Şu var ki fefalrca söküp ördüm ve kimbilir kaç süeter örülecek zamanı harcadım. İplerim söküntü ip durumuna geldiğinde bitti ve ben bir kez daha söküp örmeyeceğim.
Dün giitim beş numara şiş ve şu kendinden desenli akıllı yünlerden aldım. Eşime sevgililer günü hediyesi olacak atkıya başladım. Ohhhh iki ters, iki düz örüp gidiyorum. Acemiler için en kolay şey atkı örmek bence. öyle pat diye süterle başlanır mı? Başlanmaz işte!!!
Bu arada eşim sabakh oğlumuzu kreşe götürürken üstüne benim süeteri giydirmiş. Oğlumda sevine sevine giymiş yavrum. Rezil oldum yaa inşallah kreştekiler kim ördü bunu diye sormazlar...