12 Ekim 2006 Perşembe

OĞLUMUN GÖZLEM DOSYASI

Dün öğleden sonra bal böceğinin gözlem dosyasını müdüre hanımla birlikte doldurmak üzere anaokuluna gittim, çocuğu ve aileyi tanımak üzere türlü sorular yöneltip cevaplarını dosyaya kaydetti müdüre hanım. Keyifli dakikalar yaşadım. Sohbet ettik.

Doğumundan itibaren bal böceğini özetlemiş oldum orada ve kendimi ebeveyn olma açısından süzgeçten geçirdim ve iç sesim susmadı gün boyu. Sonunda da kendi çocukluğuma kadar indim, biraz mizah biraz nostalji yapayım diyerek sizlere de yazayım dedim:

Benim çocukluğumda annemle gezmeye gittiğimizde mutlaka onun dizinin dibinde ses çıkarmadan otururduk. Tanrım ne sıkılırdık. Misafirliğe gittiğimiz evde (biz üç kardeşiz ve ben en büyüğüm) annem bizi menemen testileri gibi yan yana dizerdi. Ev sahibi hanım bir şey yer ya da içerler mi diye sorduğunda üçümüz birden hayır teşekkür ederiz derdik. Şayet bir şey yemek istersek bu çok ayıp olurdu, annem tarafından evde defalarca tembihlendiğimizden sesimizi çıkarıp da benim canım şunu istiyor diyemez, öööyle bakardık. Annem de “ne terbiyeli çocuklar yetiştirmiş” övgüsüne layık bir halde ayrılırdı oradan. Ne komik bir durummuş aslında bugünü düşündüğümüzde, ille annenle oturacaksın, başka odalara girmek, ortalığı karıştırmak yok, sohbetlerini hiç anlamadığım kadınların arasında oflar puflar, ama evde annem tarafından azar işitmemek ve küçük kardeşlerime örnek olmak adına tutardım kendimi.

Bu arada müdüre hanımla aramızda geçen konuşmalardan da biraz bahsedeyim:

Bal böceğiyle özelikle hafta sonu yeteri kadar ilgilenemediğim konusunda kendimi sık sık eleştiririm. Çünkü hafta sonu evin düzeni, temizlik ve yemek üzerine biraz daha fazla yoğunlaşıyor ve akraba ziyaretleri yapmaya çalışıyorum. Ancak oğluma zaman ayırdığım saatlerin kaliteli birliktelik olmasına gayret ediyorum. Çünkü amaç onunla aynı ortamda bulunmak değil, birebir ilişkide olmak.

Örneğin sorulardan biri. Çocuğunuzu diğer çocuklarla kıyaslar mısınız?

Evet özellikle aynı yaştaki erkek çocuklarla kıyaslarım. Nedenine gelince, her insanın çocuğu kendisine özeldir, kendisine güzeldir. Ama diğer aile ve çocukları gözlemlemek geneli ve bulunduğunuz noktayı algılamayı kolaylaştırıyor. Aaa demek şu şu hareketi normalmiş, bu yaş grubunda pek çocuk böyle diyebilmemi sağlıyor. Ama bu kıyaslamaları çocuğuma aktarmıyorum tabii, yani bak şu şöyle bu böyle gibi dönütlerimiz olmuyor.

Bir diğer soru: Çocuğunuzun en sevmediğiniz yönü nedir?

Bundan bir önceki soru çocuğunuzun en sevdiğiniz yönü idi ve ben cevaplamakta zorlandım. Çünkü oğlumun pek çok yönünü beğeniyorum. O zaman soru değiştirildi ve yukarıdaki gibi geldi. Oğlumun bazen olgun bir çocuk oluşunu eleştiriyorum dedim. Yapısal olarak olgun bir çocuk. Kendi kendine yetebilen, anne ya da baya çok az bağımlı ama kendiyle ve çevreyle barışık bir çocuktur. Fakat ben de oğlumu bebekliğinde bebek, çocukluğunda da çocuk gibi davranmasını ve bu davranışlarını görmeyi istiyorum. Bu nedenle olgunluğu bazen beni üzüyor.

Çocuğunuza sorumluluk verir misiniz? Alınan kararlarda söz hakkı var mıdır?

Evet özellikle kendisiyle ilgili konularda seçenekler sunuyorum. Örneğin giyinirken iki pantolon çıkarıp onun tercihini giydiriyorum, yada odasının düzeninde yerleşiminde görüşünü alıyorum. Böyle iyi olmuş mu, şunu şuraya çekelim mi ne dersin, daha iyi olur mu sence? … gibi. Bir de yine kendisiyle ilgili küçük küçük sorumlulukları var. Örneğin kendisi giyiniyor, gerektiğinde yardım ediyor, elini yüzünü yıkarken onu uzaktan takip ediyorum, yemeklerini kendisi yiyor. Bazen mutfakta yemek pişirirken yanıma alıyorum boyuna göre bir sandalyeye çıkarıyorum ya da bankoya oturtuyorum. Çorba ya da makarna karıştırıyor, yemeklerin tuzunu ilave ediyor bu arada da sohbet ediyoruz. Benimle sohbet etmeyi çok seviyor.

Çocuğunuz size onu üzen bir şeyden bahsettiğinde tepkiniz ne oluyor?

Onu dikkatle dinliyorum, mimiklerimi de katmaya gayret ediyorum. Arada çok üzülmüş olmalısın diyorum, sorular sorarak daha geniş anlatmasını bekliyorum. Onu üzen bir şahıs ya da biriyle arasında geçen diyalog da olabiliyor. Ben çocuğuma istemediğim kişi ya da davranışlardan izole bir hayat sağlamanın mümkün olmadığını biliyorum. İleriki yaşamında insan olan her yerde karşılaşabileceği olaylar ya da kişiler mukakkak karşısına çıkacak. Ancak hoşuma gitmeyen bir arkadaşını etiket yapıştırıp karalamak tarzım değildir. Bilakis o aile ya da çocuk konusunda yapılabilecekleri ve benim kendi çocuğuma davranışımın tarzımı oturtmaya çalışırım.

Size birkaç örnek vermeye çalıştım, bazı ailelere ışık tutabilirim diye…

Anne baba olmak gerçekten zor zenaat!

Sevgiler….

Hiç yorum yok: