4 Mart 2008 Salı

KELİME OYUNU / DUVAR : AYRI SÜTUNLAR GİBİ



Sabaha değin kız kıza sohbetlerle sabahladığımız ve yaptığımız işe de pijama partisi dediğimiz sohbetlerden birindeyim... Her birimiz evlendik, eşimiz, bazılarımızın çoluğu çocuğu var. Konu evliliklerimiz, mutsuzluklarımız, tercihlerimizin getirdikleri, götürdükleri... Avukat olan arkadaş bir yerde okuduğu sözü tam hatırlamasa da aklında kalanıyla tekrarlıyor: "Ayrı sütunlar gibi yaşayın, aranızdan cennetin rüzgarlarının geçmesine izin verin..."
Ayrı sütunlar gibi yaşamak... O gün dedik ki, niçin karşımızdakini ille değiştirmeye, kalıplarımıza uygun moda getirmeye çalışır dururuz, bunu yapıcaz diye çabalar, didinir, en çok da kendi kendimizi bitiririz. Bu kadın olmanın getirisi dediler. Olmaz, yani böyle olmamalı, aynı çatı altında yaşıyoruz, ortak yaşam kurduk diye her şeyimiz ortak mı olmalı? Ondan sonra kendimizden dırdırmızla uzaklaşmış kocalar yaratır, sonra da durumdan en çok şikayet eden yine biz olmaz mıyız? Oysa izin versek de ayrı sütünlar olarak ortak duvarlara bağlansak.. Her şey daha kolay olmaz mıydı?
Benim eşim bir duvar dedi içimizden biri... Öyle ki görünmez duvarlarla çevrili dört yanı. Ama duvarımı seviyorum. Ne onunla ne de onsuz olmuyor. Bir başkası, senin yerinde olsam "duvar" diye nitelendirdiğim bir adamı çoktan bırakmıştım, hem adama duvar deyip hem de "seviyorum" demenin mantığı var mı? Hadi benim kocayı duvar yaptık diyelim en azından benim duvarım yakışıklı deyiverdi.
sabaha kadar uzayan sohbetimizden aklımda ne onun kocası, ne bunun dırdırı, acıları üzüntüleri, paylaşımları, masaya yatırılmış didik didik edilmiş evlilikler, sadece duvarlar ve sütunlar kaldı. Hayatımızda görünmez duvarlar yaratan aslında kendimiziz.
İllaki dört duvar içinde barınıp aynı çatı altında öleceğiz diye aramıza kat be kat duvarlar örmemek adına gözümüzü açmak lazım.
O sabah ki neredeyse sabah uyumuş olmama karşın daha bir dinç uyandım. Evime döndüğümde eşime daha bir yumuşak yaklaştım, yıkmalı dedim kıyıda köşede kalmış görünmez duvarları, şeffaflaştırmalı duvarların arkasını... Artık her yere beraber gitmiyoruz, zaman zaman bütün bir hafta sonunu ayrı ayrı seçeneklerle ayrı geçirdiğimiz oluyor. Birbirimizi çanta gibi yanımızda taşımıyoruz. Zoraki akrabalıklar, zoraki birlikte geçirilen saatlere son verdim. Böylece ikimizin bir arada gerçekleştirdiği etkinlikler, beraber geçirdiğimiz zaman dilimleri daha açık seçik oldu, zorlama gidince keyif verir oldu.... Duvarlar şeffaflaştı, yıkıldı, anlayış, hoş görü ve saygı geldi... Yeri geldi tek yürek olduk, sımsıkı sarıp sarmalandık birbirimize... Şimdi ayrı sütunlar gibiyiz zaman zaman... İhtiyaç duydukça... Halen hatırımda olan söz "Duvarımı seviyorum"

11 yorum:

[ fiкяiмiи iиcє güℓü ] dedi ki...

Çok güzeldi.. ayrı sütunlar ve duvar kocalar.:) Çok dip dibe olunca hakikaten tadı kaçıyor, zorunluluğa dönüşünce bazı şeyler keyif vermiyor. Allah sevginizi ve mutluluğunuzu daim etsin canım.

Sevgiyle...

Berrin dedi ki...

bızde ayrı sutun olmayı basarabıldık..
ayrı ama karsılıklı, karsılıklı ama yakın :)

Adsız dedi ki...

Fikir verdi yazınız:)Gerçi düşününce birbirine yapışık bir çift değiliz zaten..harcı ayrı hamuru ayrı iki kitlenin birbirine yapışması çok beklenemez galiba:)sevgiler..

TuBiKKo dedi ki...

ilham olabilecek bir yazı olmuş gerçekten de :) genç çiftler için yaşam dersleri gibi...kaleminize sağlık...

Geveze Kalem dedi ki...

Sevgili Hayatta Giderken,
İki ayrı birey olduğunu unutmadan birliktelik yürütmeye sonuna kadar katılıyorum. Eşler arasında her şeyin şeffaf olması konusunaysa kısmen katılıyorum. Ancak yazında sanki sadece kadınların erkekleri değiştirmeye zorladığı, dolayısıyla kadın kaynaklı tartışmalar yaşandığı betimlenmiş.

Ben her iki tarafın da birbirini değişime zorladığı inancındayım. Açıkçası yazıdaki "kendimizden dırdırmızla uzaklaşmış kocalar yaratır, sonra da durumdan en çok şikayet eden yine biz olmaz mıyız?" cümlesi, bir kadın olarak gururumu incitti. Bu kadar mı beceriksiz kadınlar? Bu kadar mı aciz, bu kadar mı aptal, bu kadar mı cahil gerçekten?

Ayrıca 'duvar' diye nitelendirilen bir kişi de elbet sevilebilir bence. Çünkü mantıkla sevgi çoğu kez aynı kefede barınmaz.

Konuyla ilgili fikirlerimi belirtmek istedim. Umarım yanlış anlaşılmamışımdır.
Sevgiler...

Tabiat Ana dedi ki...

öğretici ,güzel dersler veren bir yazı olmuş.Ellerinize sağlık

Esra dedi ki...

Ne kadar dogru. Insan o cark icinde bazen fark etmeden hic ummadigi uzakliklar ya da gereksiz yaklasimlar yasayabiliyor esiyle. Herkesin aslinda birer fert oldugu unutuldugunda istenmeden yapilan ve sonrasinda mutsuzlukla karsilasilan durumlar oluyor...

Sardunya dedi ki...

Kalemine sağlık. Çok güzel olmuş. Anlayana:)

Biz harç olduk. Karıştık gittik. Hangimiz duvar hangimiz sütun çok tartıştık. Baktık olmuyor. Harç olduk. Nefes alan duvarlarımız var artık:)

Hayatta Giderken dedi ki...

İncegül, beğenmene sevindim. sevdim bnen bu kelime oyunculuğunu, yapamam edemem derken baktım oluyor gibi ne dersin ? Evet zorunluluğa dönüşünce işin tadı kaçıyor, iki taraf da birbirini zorlamamalı...
Berrin' cim bloguma hoş geldin! Ayrı sütunlar gibi yaşamaktan kast ettiğim sizin gibi olabilmekti zaten, başarabilmişsiniz ne güzel...
Sevgili Hüzünbaz; Harcı ayrı, hamuru ayrı iki kitlenin birbirine yapışmasını beklemek... Ne güzel bir tanımlama olmuş. malesef bunu bekleyen çiftler var, bu nedenle kendilerine mutsuzluklar getirenler de var...
Tubikko'cum; Kimseye yaşam dersi vermek istemedim ama ilham veriyor, aklın bir köşesine yerleşiyorsa iyi ki yazmışım :)
Sevgili geveze kalem, yazdıklarında çok haklısın. Yanlış anlamak ne demek, bilakis mutlu ettin beni. Yazımda çiftlerden çok kadınları eleştirir görünmüşüm bu ndenle alınmakta haklısın, oysa evliliklerde çiftler genellikle birbirlerini değiştirme yarışına giriyorlar. Değiştirebilecekleri tek kişinin kendileri olduğunu fark etmedikleri sürece de mutsuz olup hem yoruyor, hem yoruluyorlar.
Ben evliliğimin ilk yıllarında bu durumdan çok dertliydim, her ne kadar eşimle iyi anlaşsam da ailesi ile o kadar farklıydım ki, zorunlu akrabalık durumları hep tökezletti beni, ayrı sütunlar gibi yaşamayı çook sonra keşfettik. Epeyce birbirimizi yorduktan sonra, yazıda buna değinmek istemiştim. Katkıların için sağol..
Tabiat ana; teşekkür ederim.
Archi'cim; mutsuzkukla karşılaşılan durumlar yaratmmak için ayrı bireyler olduğumuzu bilmek ve karşılıklı saygıyı atlamamak gerekiyor herhalde..
Sardunya; sen de bloguma hoş geldin. Nefes alan duvarlar, harç olmuş, karışmış çiftler, ne güzel bir uyum yakalamışsınız. allah mutluluğunuzu daim etsin...

Gizem dedi ki...

Duvar bazen guzel de olabilir bence. Soyle acilir kapanir bir duvar mesela. Bazen duvarlanip yalniz kalmak iyi gelmez mi?

Geveze Kalem dedi ki...

Merhaba,
Kelime söyleme sırası sende.
Bir kelime belirleyip K. O. bloğuna not düşer misin?;-)
Sevgiler...