29 Ekim 2007 Pazartesi

TERÖRE KARŞI KALEM VE AŞIK BALBÖCEĞİ

Artık iyice yükselen terör eylemleri kapsamında Türk Blog Yazarlarının tepkisini dile getirmek adına Blog Yazarları Topluluğu “Teröre karşı kalem” isimli bir kampanya başlatmış. http://blogyazarlari.ning.com/forum/topic/show?id=503295%3ATopic%3A39596 Kampanyayı ben çok takdir ettim. Linki ziyaret etmenizi öneririm.
Ülkemiz adına oldukça sıkıntılı geçen şu günlerde ruh halim öylesine karışıktı ki sürekli şehit haberlerini izleyip tv, basın ve bunların dışında erişebildiğim her türlü kaynaktan gündemi takip etmeye çalıştım. İlk günlerde işime konsantre olamaz bir haldeydim. Teröre karşı tepkimi ve duyarlılığımı bireysel olarak en etkili şekilde ifade etme arayışı içine girdim. Aylardır hasretle beklediğim yağmur bile yağarken gökyüzü ağlıyor izlenimini verdi.
Oğlumla da zaman zaman terör hakkında konuştuk. Henüz yaşı küçük ama anlayabileceği cümlelerle, dağlarda asker gibi silahlanmış teröristlerin varlığından, şehitlerimizden bahsettim. Okulda da öğretmenleri konu hakkında kısaca bilgi vermiş. Mc Donalds’ a yıl içinde en fazla iki üç kere gitmişliğimiz vardır. Geçtiğimiz hafta bir Mc Donalds şubesinin önünden geçerken balböceğim çocuk menüsü almam için ısrar edince; Mc Donalds sahiplerinin Amerikalı olduğunu ve Amerikalılar bizim askerlerimizi öldüren teröristlere yardım ettiği için bir süre onlardan alışveriş yapmayacağımızı söyledim. Yani şu an Amerikalılarla dargınız, küsüz dedim. Anlayışla karşıladı. Aslında birey olarak yapılacak birincil eylem, vatan ve millet sevgisi aşılanmış dürüst ve hayırlı evlatlar yetiştirmek.
Bu günlerde oğlumu izledikçe hızla büyüdüğünü görüyorum. Son bir yıl içinde boyu çok uzadı, boyu posu, kullandığı ifadeler, yeni kazanımları ile abi olma yolunda hızla ilerliyoruz. Cinsel kimliğine sahip çıkmaya başladı. Ben erkeğim, babam da erkek, dedem de erkek; anne ama sen kızsın diyor. Market alışverişlerimizde sakız alırken bile kendine mavi ve yeşil renklerdeki sakız kutularını seçerken benim içinde mutlaka kırmızı veya pembe renkte sakızlar beğeniyor, bana getirip bunlar senin için anne diyor. Kendi cinsiyetini keşfetmesinin ardından karşı cinsle de ilgilenmeye başladı. Kızlar ve erkekler arasındaki “ufak” farklılıkları sorup bilgilenmeye çalışıyor, bu konuda teoriler üretiyor.
Şu an sınıfta bir sevgilisi var: Işıl! Yaz aylarının başında okul çıkışı bir gün bize Işıl’ ın gelip kendisi ile evlenmek istediğini ve bunu kabul ettiğini, evleneceklerini söyledi. O günden sonra oğluşum Işıl’ ın teklifine sadık kaldı. Yakın tarihte evlenen dayısını da gözlemlediği için evlenecek kişilerin damatlık ve gelinlik giydikten sonra nikah töreni yapıldığını birbirlerine “evet” dediklerini sonra kendilerine ait bir evde yalnız yaşadıklarını bildiği için “tabiî ki büyünce evleneceğiz, daha evimiz bile yok” diyordu. Işıl oğlumu her sabah sevgilim geldi diye karşılıyormuş, bahçeye çıkacakları zaman sınıf teyzelerine, sevgilimin ayakkabılarını ben giydireceğim diyormuş. Bu yaş grubunda bir çocuğun diğerini sevgilisi olarak görmesi o kişiye güven duyduğunu ifade edermiş. Hislerini anlattıkça dinledim, konunun çok üzerinde durmadan ve abartılı tepkiler vermemeye dikkat etmeye çalıştım. Ancak bir gün Işıl’ ın annesi ile konuyu görüşme fırsatı yakaladığımda diğer annenin konudan çok rahatsızlık duyduğunu açıklaması ve kızına “eğer evlenirsen cüce kalırsın” diyerek kızını korkutma yoluna gittiğini uyunca resmen ürperdim. Sınıf öğretmenleri ile konuştum, diğer annenin tepkileri ile benimkileri kıyaslayınca öğretmeni ile paralel davranışlar sergilediğimi görünce rahatladım.
Bir gün bal böceğim Doğan, Işıl ve kendisi arasında geçen bir diyalogtan bahsetti. Doğan Işıla evlenmek istediğini söyleyince Işıl: “hayır olmaz, ben bal böceği ile evleneceğim” demiş. İşte bu diyalogun hemen arkasından bir hafta sonu oğlum rüyasında Işıl’ ı gördüğünü söyleyerek uyanıp heyecanla rüyasını anlattı: “Işıla Doğan evleniyorlardı ve bende çok sinirleniyordum” dedi. Rüyasından dedesine de bahsetti. Ben ona rüyanda biraz üzülmüşsün sanırım dediğimde üzülmediğini sadece sinirlendiğini ısrarla tekrarladı. Rüyaların gerçek olmadığını bu nedenle çok endişelenmemesini söyledim. Bu kez “hayır anne benim rüyam gerçekti, çok gerçekti” diye yanıtladı. Ardından her gün rüyasında Işıl’ ı görmeye başladı. Bir sabah kötülerin arasında kalan Işıl’ ı kılıcıyla kurtarıyordu, bir başka gün Işıla lunaparka gidiyorlardı. Işıl beklemediğim bir şekilde oğlumun bilinç altında ve gündemde yerini aldı.
Resim çizerken kız figürlerini Işıl diye tanımlamaya başladı, okula giderken Işıl’a minik hediyeler götürmeyi istedi, ayrıca gördüğü rüyaları Işıla ve sınıftaki diğer arkadaşlarına anlattığını söyleyip dönütleri bana aktarmaya başladı. Örneğin Işıl anlattığı rüyasını dinleyip hiç birşey demezken, diğer iki erkek arkadaşı bal böceğine gülmüşler. Ben yemek masasında Işıl’ ın yanına oturuyorum, sınıfta el ele tutuşuyoruz, bir kez Işıl beni öptü şeklinde anlatımlarına devam etti. Sık sık ışıl’ ın kendisinin sevgilisi olduğunu tekrar ediyor. Geçenlerde serbest resim çalışması yapmışlar balböceğim Işıl ve kendisini çizmiş, evlenmişler, bir çocukları olmuş ve resimde bir baloncudan çocuklarına balon alıyorlardı.
Anne ben Işıl’ ı seviyorum, dediğinde, Işıl ı ben de seviyorum, ben senin diğer arkadaşlarını da çok seviyorum diye cevaplıyorum. Ama ısrarla, ben Işıla evleneceğim için sadece Işıl’ı seviyorum diyor. Sanırım artık görmezden gelme, sadece hislerini dinleyip paylaşma dışında bir şeyler yapmam gerekiyor. Öğretmeni ile konuştum, sınıf içinde sürekli olarak Işıl’la birlikte olmak istediğini ifade ettiğini söyledi. Ancak yine bunun doğal bir süreç olduğunu da ekledi. Artık her yerde Işıl var, rüyalarında, çizdiği resimlerde, oynadığı oyunlarda… Konu ile ilgili bir kitap buldum, en kısa zamanda alıp okuyacağım. Kitabın ismi “Beş Yaşında Aşk”

Hiç yorum yok: