26 Ocak 2007 Cuma

Küçük Çocuklarda Din Eğitimi

Geçen gece uykudan önce balböceğiyle artık rutine dönüşen uyku öncesi sohbetimiz esnasında konu birden dine yöneldi. Allah'a dua etme ve Allah' tan bahsetttim oğluma. ama öyle çok soru sordu ki, sıkıştım kaldım, tamamen soyut kavramlar olduğu için istediğim gibi yanıtlayamadım, o nedenle arkası arkasına sorular geldi. hazırlıksız yakaştım. Hem bir an önce uyumasını istiyordum hem de dini bilgileri doğru şekilde edinmesini. Bazı sorularını geçiştirince bundan rahatsızlık duydum, balböceği de rahatsız oldu. Yarın okul çıkışı konuşalım deyip erteledim. Kocişe anlattım, nasıl zorlandığımı, bana yedi yaşından önce çocukların dini bilgiler almaya uygun olmadığını söyledi. Çok erken anlayamaz dedi.

Tamam bende bir çok eğitimcinin dediği gibi çocukların ergenlik çağına geldiklerinde hür iradeleri ile kedilerinin karar vermesi gerektiğini onaylıyorum.Ancak bu çok da gerçekçi bir yaklaşım değil. Çünkü dört yaşına yaklaşan oğlum çevresinde gördüğü her şeyle ilgileniyor, öğrenme isteği ile dolu, tarafsız bir gözlemci gibi. İlk defa gördüğü caminin ne olduğunu , ezanın niçin okunduğunu, tanrının nasıl bir şey olduğunu niye ona dua ettiğimizi merak ediyor. Ama onu yanıtlamaya çalışırken yapacağım küçük bir hata zihninin karışmasına yetiyor. Sembollerle düşünme yani soyut düşünce tam gelişmediği için her şeye inanıyor. Ve dua ve ibadetler de bir o kadar ilginç geliyor ona. taklit etmeye çalışıyor.

Bana göre sorgulamaya başladığı anda ihtiyacı olan bilgileri vermek gerekli ama tamamen çocuk mantığına uygun açıklamalarla bu konuda tecrübe ve önerileri olanlar var mı?? Zira balböceğime en kısa zamanda konuya geri döneceğim demiştim, ona verilen sözleri asla unutmaz!!! Bir kez daha hazırlıksız yakalanmak istemiyorum.

22 Ocak 2007 Pazartesi

haftasonumuz ve oğlumdan inciler

Ocak 22, 2007 -
Hafta sonu hava mükemmeldi. Küresel ısınmayı hatırlayarak içim sızlasa da güneşin tadını çıkarmak lazım diyerek cumartesi günü Balböceğimi alıp dışarıya çıktım. Alışveriş merkezlerinden birinde jetonlu oyuncaklarla oynadıktan sonra Toyzz Shop' a gidip oyuncak aldık, ardından çocuk odamız için bir kaç yere halı baktım ama karar veremedim. Ben bebek halısı yerine genç bir delikanlıyken de rahatça kullanabileceği, oda takımımıza uygun bir halı istiyorum.Şimdilik kaşmir ve Atlantik halının çocuk modellerini gördüm. Haa bir de çilek mobilyanın halılarına baktım aslında çok güzel halılar vardı ama orada kaydıraklı ve altı oyun çadırlı yatağı görünce ahhh kafam dedim! Niye derseniz bebek dünyaya gelmeden oda takımı almanın ve çocuk büyüdükçe keşfettiğim amaca uygun yeni modellerin dayanılmaz acısını duyuyordum yüreğimde...

Elinde vantuzlu ok atan bir tüfek ve yüzünde örümcek adam maskesi ile kötü adamlar arayarak yürüyen bal böceğinin elinden tutarak saç tıraşını yaptırmak için bir erkek kuaförüne girdik. Bizden önce bir müşterinin traşı bitmek üzereydi Oğlum adama bakıp "Anneee baak adamın kafası kel olmuş " diyerek zavallı adamcağızı deşifre edince bayağı bir utandım. Sağ olsun adamcağız gülümsedi hatta balböceğini biraz sevdi de ama bizimki defalarca adamın hiç saçı yok, kel olmuş dedi durdu.

Kociş çok kısa ve modelsiz kestirdiği için balböceğinin saç traşı işine ben el attım. İki aydır uzattım saçlarını, kepçe kulakları açıkta kalmasın diye fazla kısalttırmadım, kuaförde enseyi saçaklı bıraktı. sanırım oğluma uygun modern bir kesim yaratabildik bu kez. Öyle efendi bir halde traş oldu ki oğlum, dayanamayıp fotoğrafladım.

Aslında hafta sonu annemde kaldık biz. Cuma gecesinden gittik kocişle ama o cumartesi erkenden Atçaya geçti. Kuaförden dönüşte anneme gider gitmez minik saçlarından kurtulup rahatlaması için hemen duş aldırdım balböceğine, banyoda bir ara şöyle bir soru sordu: "Anneeee şu göbeğimin altındakiler taş mııı?" Dönüp baktığımda kaburga kemiklerini işaret ediyordu :)

Cumartesi gecesi evimizin dördüncü çocuğu saydığımız Serap ablam bizde geceledi. Biz anne ve kızlar bir de serap abladan oluşan pijama partisi yaptık. gece üçe kadar laflayıp güldük, gecenin o saatine kadar da annem ne bulduysa bize yedirdiği için geceyi kabuslar görerek geçirdim. Ertesi gün yani pazar günü kızlar alışveriş merkezine gidelim dediklerinde bir gün önce balböceği cebimdeki paranın suyunu çektirdiği için don delik, mintan delik hesabı eşlik ettim onlara, ama o güzel havada alışveriş merkezinde sıkıldık. Bir yandan da kızkardeşim ille de mağazaları dolaşmak istediği için serap' ın önerisiyle selway Autlet' e gittik. Burayı otobandan eve dönerken hep görüyordum ama bir türlü gidememiştim. Bundan sonra ayda bir kez de olsa mutlaka uğrama kararı aldım. İçinde bir mudoautlet var ki fiyatlar mükemmel... Resmen kendimi kaybettim. Cebimdeki son para ile eve sevimli bir sürahi alıp ayrıldım.

Biz dışarıdayken oğlumun dedesi ve anneannesiyle balkonda piknik yaptıklarını öğrenip mutlu oldum.Günümüz annemlerin taraçasındaki mangal partisi ile sona erdi. Halımızı ise halen alamadım

18 Ocak 2007 Perşembe

Öylesine işte

2007 yılına girdiğimizden bu yana bloguma hiç post yazmamışım. Bu seneye biraz sıkıntılı girdim. Yılbaşı gecesi saat tam 12.00 de ne durumdaysak bütün bir yılın o şekilde devam edeceğine dair bir inancım var maalesef, tamam batıl ama napiim? Mesela öğrenciyken saat tam 12 ye 2-3 dakika kala koşar ders kitaplarının başına otururdum ve yeni yıla öyle girerdim… vs. yada oynayarak , kahkahalar atarak…. Ha ne oldu öyle oldu da bütün bir yıl güldüm mü? Hayır. Okul birincisi oldum mu? Hayır. Zaten böyle bir durum olsa dünyada bir çok şey değişirdi öyle değil mi? Neyse bu sene yeni yıla şaşkın girdim çünkü duvarda asılı iki saatte birbirini tutmuyordu ve Cumhuriyet meydanında patlayan havai fişekler gökyüzünü patlarken halen saatin on ikiye gelmediğini iddia ediyordum. Gecikmeli de olsa hemen balböceğimi kucaklayıp sarıldım. Umarım şaşkın geçirmem bu yılı.

Ardından hastalandım. Balböceğinden aldığım soğuk algınlığı, sinüzite çevirip kulaklarımı tıkadı bir hafta on gün kadar sürekli kulak çınlaması ve işitme azlığı nedeniyle çıldırmak üzereydim.

Veeeee bomba haber teyze oluyoruuuuuummmmmmm. Sürprisimis 12 haftalık. Sağ olsun kızkardeşim zamansız bulduğu gebeliğine kendini alıştıramadığından sevinmemize pek müsaade etmedi ve gebeliği sonlandırma süreci nihayet dolduğu için artık seviniyoruz. Bu ailemize katılan ikinci bebek olacak. Allah nasip ederse teyzesi gibi temmuz doğumlu olacak.

Sonra; inatla iki hafta sonunu birden hiçbir yere gitmeden evde geçirdim. Kim çağırdıysa hayır siz gelin dedim. Evde olmayı çok özlemiştim ama bu seferde hiç alışık olmadığım bu durum nedeniyle hafta sonları bana hafta içiymiş gibi geldi.

Ya oğluşum??? O bitirim bir çocuk oldu. İnanılmaz cümleler kuruyor. Aştı artık kendini kullandığı her sözcüğü hayrete düşürüyor bizi. Çok da hareketlendi. Geceleri uykuya ikna etmekte çok zorlanıyorum. Tam bir hacı yatmaz oldu. Gece yatmaz sabah kalkmaz türünden. Evveli gün tüm ışıkları söndürüp elektrikler kesildi diye yalan söylemek zorunda kaldım. Tam yatağa yatıyor ona anlattığım bilmem kaçıncı masaldan soınra sesim yavaş yavaş fısıltıya dönüşüp gözlerim kapanırken beni omuzlarımdan tutup sarsıyor: anneeee ben susadım, acıktım beennn, ya acıktım işte . heeeyyy ben acıktım L