26 Eylül 2007 Çarşamba

OLUYOR GALİBA

Eylül 26, 2007 -
1. Geçtiğimiz cuma günü ortada bir sıkıntı varsa bunu mutlaka görüşmek gerekir düşüncesiyle hareket edip anaokulu müdürümüzle görüşmeye gittim. Oldukça olumlu bir konuşma oldu. Sıkıntılarımı, endişelerimi bir bir dile getirirken aynı zamanda okulu karşıma almak istemediğimi de belirttim. Çocuklarımızı beraber büyütürken zaman zaman paslaşmanın gerektiğini, sınıfın genel durumu ve çocuğumun tutumları hakkında zaman zaman bilgi aktarımına ihtiyaç duyduğumu ancak, geçtiğimiz sene boyunca öğretmenimizin benim mesai bitimimden hemen önce okuldan ayrılması ve her sorumu : “iyiydi annesi” şeklinde kısaca cevaplaması nedeni ile bilgi aktarımını sağlayamamış olduğumuzu açıkladım.

Öğretmenimizin “4 yaş grubu en hafif gruptur, o nedenle çok faaliyet yapmadık” açıklamasına gönderme yaparak, çocukların kreş döneminden edindikleri kazanımların çoğunda çözülmeler olduğunu, yaşları gereği her birinin oyun çocuğu olduğunu tabiki bildiğimizi ancak oyundan oyuna fark olduğunu dile getirip daha çok eğitici oyunlara yer vermeleri ricasında bulundum. “Eğitimin anne karnında başladığının sıkça vurgulandığı şu günlerde, eğitim için 7 yaşın beklenmesi durumunda da çok geç kalınmış olmaz mı?” dedim.

Çocukların sınıfta izlemek üzere evden getirdikleri cd’ lerin yaz boyu sürekli izlendiğini ve bu cd lerin herhangi bir kontrolden geçirilmeden izlettirildiğini saptadığımızı ve piyasada yer alan cd hatta çocuk kitaplarında bile çocuğuma seçim yaparken nasıl seçici davranan bir veli olduğumu okul yönetiminden de aynı duyarlılığı beklediğimi vurguladım.

Çocuğumun yeni bir şey öğrenip öğrenmediği konusunda dönütler alamayışımıza ve okulca belirlenen programın çocuklara uygulattırılmasına rağmen dönüt alınmamış olması konusunda öğretmen veli iletişiminde bir aksama olduğu saptandı. Benden önce müdüre hanımla görüşmeye giden birkaç veli daha olmuş, benim konuşmam da bunlara güzel bir ilave oldu sanırım. Müdüre hanım sıkıntılarımı çok iyi algıladığını söyledi ve iki ay süre istedi. Sonuçta birbirimizi karşılıklı anlamış ve incinmemiş olarak sone erdi konuşmamız, rahatladım. Bu arada 5 yaş grubu için çocukların yeni ders yılı programına milli eğitimin yönergesi doğrultusunda ilköğretimlerle birlikte 17 Eylülde başlanacağını açıkladı. Yani okulumuz ve çocuklar 3 aylık aslında yaz tatilindelermiş!!!.

Bu hafta oğlum, her gün bir faaliyet yapmış ve yeni bir şarkı ve tekerleme öğrenmiş olarak eve döndü. Dün okul çıkışı öğretmenimiz çocuklara tatil konulu resim yaptırmış, her bir resim üzerine çocukların resimle ilgili açıklamalarını not almıştı. İlgili notlarla resimleri bize teslim etmek üzere çıkış saatinde velileri karşılamak üzere hazır bekliyordu. Çocuklarımızı bize kendisi teslim etti ve çocukların resimleri ile ilgili her veliyle kısa kısa konuştu. Sonra okulun bahçesine geldi, bizlerin arasına karışıp sohbet etti, sınıfça günlerini nasıl geçirdiklerini anlatırken, çocuklarla yaşadıkları diyaloglara da yer verdi. Çocukların genel tutumlarından onların cümlelerini kullanarak bahsetti. Yani ilk dönütleri aldık J)) Çok da mutlu oldum.

2. Bir önceki postumda oğlumun yemek yeme konusunda isteksizliğinden ve elden giden yemek disiplinimizden bahsetmiştim. Bugün http://www.uzmantv.com/ isminde güzel bir web sitesiyle karşılaştım. Zor yemek yiyen çocuklar hakkındaki psikolog görüşlerini ilgiyle izledim ve kendime notlar aldım. Aldığım notlara burada da yer vermek istedim:

- Yemek yemeyen çocukların yemeklerini yemeleri için üzerine gitme olumsuz tepkiye yol açıyor ve çocuk yemeğe düşman olabiliyormuş. Yemek yeme işi çocuk için kabusa dönüşebiliyormuş. Artık yemek yemek bir sorun oluyor şöyle ki; çocuk bu nedenle sürekli eleştiri alıyor ve aile bir tatminsizlik durumu ile karşılaşıyor. Bu nedenlerle çocuklar acıktıkları zaman yedirilmeliymiş. Acıkan çocuk zaten yermiş.

- Çocuklara oyunla yemek yedirmek: Küçük yaşlarda belki olabilir ama 2-2,5 yaş sonrası oyunla yemek yedirmek yanlış bir davranış olurmuş. Çocuğa yemek sorumluluğunu vermek, yetişkinler gibi yemek saati sofrada bulunmasını sağlamak gerekliymiş. Sofranın birlikte kurulması sağlanabilir, çocuğa minik sorumluluklar verilip, yardımı istenerek adaptasyonu sağlanabilirmiş. Yemeğin düzenli olarak gerçekleştirilen ve gerekli bir eylem olduğunu çocuğa anlatmak önemliymiş.

- Çocuk biyolojik yoksunluk durumuna gelene kadar aç kalabilirmiş.

- Örnek ebeveyn olmak da önemli, bu nedenle çocuğun yemesi istenen şeylerin ebeveynleri tarafından az da olsa birlikte yenmesi gerekirmiş.

- Ceza ve Ödül: Ceza her zaman yanlış bir davranış, ödül ise yeme problemi yaşanan çocuklarda tamamen yanlış. Ödülü almak için değil fiziksel ihtiyaçlarını gidermek için yemek yemesi gerektiğini öğretmeliymiş. Karnı acıktığı, guruldadığı ve bazı yoksunluk belirtilerini gidermek için yemek yerse zaten oyuncak vb. ihtiyaç duymadan yermiş. Bu nedenle az da olsa yemek yemeli.

- Çocuklara yemek azar azar verilmeli, tek bir çeşitle karnını doyurması yerine her şeyin azar azar tadını alması sağlanmalıymış.

- Yemek yeme sorunu genellikle 2-5 yaş arası çocuklarda büyüme hızının yavaşlaması nedeniyle gözlenirmiş.

- Küçük travmalar (örn. evde bir hayvanın ölçesi, arkadaşlarıyla arasında geçen bir tartışma… vs) çocukta iştah kaçmasına neden olabilirmiş. Bu nedenle çocuk yemek yemiyor diye endişelenmek yerine davranışın altında yatan neden araştırılmalıymış. Çocuğun neye karşılık yemek yemediği sorununu çözmek gerekliymiş. İştah aynı zamanda da genetik bir olaymış.

3. Oğlumla birlikte evde zaman geçirmek için bazı araçlar buldum. Her çarşamba günü sabah gazetesi ekinde AÇEV’ in 3-6 yaşındaki çocuklar için hazırladığı eğitici aktivite dergisi veriliyor, bu derginin üçüncü sayısını aldım. Çok eğlenerek bir hafta içinde bu dergiyi bitirdik, sabırsızlıkla diğer sayıyı bekliyoruz. Tavsiye ederim gayet güzel bir dergi. Sabah gazetesi tanıtım amaçlı bir iki sayı daha verip sonra dağıtımını yapmayacakmış. İsteyen abone olabiliyor. İlgili dergi http://www.anaokuludergisi.com/ adresinden incelenebilir. Bu hafta içerisinde oğlumla birlikte Pinokyo filmini izlemek için sinemaya gideceğiz, renkli karton aldık ve kartondan bir çiftlik evi oluşturacağız. Oğlumla kaliteli zaman olayında da böylece yol aldık. Bu arada yeteneği keşfedilen çocuk için geliştirici kurslara ödenek çıkarmak için çocuk daha küçükken yatırım fonları oluşturup para biriktirmek gerektiğine karar verdim. Çünkü bu tip geliştirici kurslar (keman,piyano, müzik kursları..) bir hayli ateş pahası.

4. bu maddeye de oğlumdan bir inci yazayım dedim: daha önce damla sakızlı olduğunu söylediğim cikletini bana çevirip sordu: Anneee bu sakızın damlası mı bitmiş ???

Hiç yorum yok: