28 Haziran 2006 Çarşamba

PARA SAYSAM AFFAN DEDEYE...?

"ÇOCUKLUK
Affan dedeye para saydım,
Sattı bana çocukluğumu.
Artık ne yaşım var ne de adım;
Bilmiyorum kim olduğumu.
Hiç bir şey sorulmasın benden;
Haberim yok olan bitenden.
Bu bahar havası, bu bahçe;
Havuzda su şırıl şırıldır.
Uçurtmam bulutlardan yüce,
Zıpzıplarım pırıl pırıldır.
Ne güzel dönüyor çemberim;
Hiç bitmese horoz şekerim!

CAHİT SITKI TARANCI

Geçen sene biryaz günü eniştemin hatırlattığı bu dizelere hüngür hüngür ağlamıştım. Yine bugünlerde sık sık geri döner oldum çocukluğuma, eski günleri andıkça hem duygulanır hem de özlerim çocukluğumu.

Çocuklukta büyüktüm, oyunlara girmedim..
O bahçelerde kaldı oynanmamış oyunlar…Çocukken yaşadıklarımı özlemem Özdemir Asaf’ın dediği gibi oynanmamış oyunlarda mı gizli yoksa?

Okulun önünde tornavidayla çubuklara doladığı macunu satan yaşlı bir amca vardı. renk renk macunu bol limonlu suya batırırdı da tadına doyamazdım yerken. Annem sokak satıcısından alışveriş yaptığımı duyunca defalarca tembihledi beni ama bir gün gizlice beni takip ettiğini bilmeden yine macuncu amcadan macun yerken yakalandım ve annam okul müdürüyle görüşüp satıcıların okul çevresinden uzaklaşmasını istedi. Adamcağız gitti ilk günlerde okulun ilerisindeki ara sokaklarda bulabildim onu sonra annem oradan da sürdürdü. Ne aradım o amcayı bilseniz... Her sokağa bir göz atardım acaba buralarda mı diye o leş gibi tornavidasıyla doladığı macunları hüpletirken ne hijyeni ne de bakterileri düşünmezdim.

Okuldan eve kadar neredeyse onbeş dakikalık bir yol vardı o yol üzerindeki her bakkala uğrar, parama alabildiğm kadar çok şey almak için bakkal dükkanındaki en ucuz dolayısıyla adi şeylere yönelirdim, memeli şekerlere bayılırdım.

Sonra ev değiştirdik, İzmirin seçkin bir muhitinde oturmaya başladık. Ama çocuk parkında yere kilim serip evcilik oynamak, ip atlamak, okulun tatil olduğu günlerde yere kadar inen uzuzn eteklerimizi ve başörtümüzü takınıp elimizde cüzlerle Kur' an Kursuna gitme geleneklerimizi devam ettirdik birkaç yıl. O apartmanda bizden sonra kaç tane çocuk büyüdü ama hiçbiri bizim gibi yere kilim serip evcilik oynamadı.

Yaz tatilinde babamın hediyesi olan bisikletle defalarca düştüm, salıncakta karşılıklı ayak değdirmece yarışı yaparken yere yuvarlanmaktan dizlerim halen yara bere içindedir. Annem çocuk parkında bir sınır çizmişti evden bizi görebildiği yerlerin dışına çıkmamıza izin yoktu ama o görmeden ara sokaklara dalıp nasıl heyecanla hızlı hızlı pedal çeviridim bir bilseniz...

Akşam yemeklerinden önce TV. yi açıp İstiklal marşını mutlaka dinlerdim o zamanlar tek kanallıydı T.V. ler. Her akşam babamın işten döneceği saatlerde babam görünür görünmez yokuştan aşağı salıp kendimizi kollarımız iki yanda karşılardık, beline sarılıp öptükten sonra hemen ceplerini kurcalamaya başlardık. hiç eli boş gelmezdi babam. Üç kardeştik üçümüze de mutlaka bir şeyler almış olurdu.

En güzel günlerimiz di o günler.

Ahhhh Affan dede ahhh para saysam?....

Hiç yorum yok: