5 Ocak 2006 Perşembe

KURBAN KESİMİ DEYİNCE :(

Çocukluğumdan beri kurban bayramlarını sevmem. Ortaokul yıllarında oturduğumuz apartmanın arkasında büyük bahçesi olan bir köşk vardı, köşk diyorum çünkü eski rum evlerinden biriydi. Onun bahçesi kurban bayramına birkaç gün kala kurbanlıklarla dolardı. Bende hayvanların kesimi sırasındaki manzaralarla karşılaşmamak için evde perdeleri açtırmazdım.
Daha da küçükken her bayram yaptığımız gibi kurban bayramında da bayramın ilk günü bayramlıklarımızı giyinip de akraba ziyaretleri için dışarı çıkardık. Tanrım orada bir kan gölü, ileride kesik bir kafa. Düşünün artık o cici bici bayramlıklarımın içindeki ruh halimi. O nedenle kurban bayramlarını hep "hayvan katliamı" yapılan bayram gibi gördüm. Hoş şimdi belediyeler ruhsatlı kesim yerleri dışındaki yerlerde kesimi yasakladılar ama birçok yerde yine yasağa uyulmuyor.
Ben kendi çocuğumun bu tür manzaralarla karşılaşmamasını sağlamaya çalışıyorum. Zaten gördüğü anda o adamların ne yaptığını sormaya başlayacaktır.
Tamam dinimiz kurban kesmemizi emrediyor ama bugün yapılan kesimlerin çoğu ibadet adına yapılmış gibi görünüyor ancak ibadet yerini bulmuyor malesef. insanların yaptıkları kendileri gibi kurban kesen konu komşusuyla et değiş tokuşu yaptıktan sonra kalanları buzluğuna doldurmak. Ve bir kış boyu afiyetle yemek. ben böyle görüyorum. Fakire fukaraya ulaştırmak adına yapılan bir şey yok. Cevap olarak da "eee, ne yapalım o kadar fakiri nereden bulacağız. Apartmandaki komşularımıza veriyoruz. tamam. Ne de olsa kokmuştur. Zaten yedi eve dağıtmak yeterli" deyiveriyorlar.
Oysa günümüzde gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşımı sağlamak için kurulmuş dernekler var. Oralara bağışlanan kurbanlar dini usullere göre kesiliyor, ister et olarak yenmesini tercih ediyor, isterseniz para olarak bağışlıyorsunuz.

Hiç yorum yok: