23 Ocak 2006 Pazartesi

30 LU YAŞLAR VE KADIN

Bu hafta sonu misafirliğe gittiğim serap ablacığımın banyosundaki basküle çıktığımda rakam:60,8 olmuştu. yaşamım boyunca sadece hamileliğimde erişmiştim bu kiloya, onun ötesinde en kilolu olduğum zaman 56 olurdum. O nedenle iki çırpı bacaktan başka bir şey değildim. Demekki otuz yaşından sonra kilo alınabiliniyormuş diye geçirdim eşimden.
Bendeniz bu yaz otuz yaşımda olacağım. Yirmili yaşlardan otuza geçerken düşündüm de, eskiden korkutuğum gibi değilmiş 30 Yaş. Dahası insanın hem düşünce olarak olgunluğuna biyolojik saatlerinin de eşlik ederek yaşandığı çok özel bir yaş bence 30. yaş. Yirmili yaşlarda bir çok kadının yaşamı ile gençliği pek uyuşmuyor. Demek istediğim şu: Bir çoğumuz yirmili yaşlarda evlendik. Evlilik, iş hayatı..vs derken yeni yaşam rolleri ediniliyor.. Bu süreçte insan eşini, işini iyisiyle kötüsüyle sorgulamaya başlıyor. Eşinin iyi ve kötü yönlerini keşfettikçe, kendi süzegecinden geçiriyorsun ve belki de bir mücadele hatta savaş döneminde oluyorsun kendini de ortaya koymak adına. Bir mücadele ve yirmili yaşların rüzgarı üzerimizde oluyor. Belki anne oluyor bir çok kadın. annelik ve yine o yirmili yaşların toyluğu...
Ama bugüne kadar tanıdığım bir çok kadının 30 lu yaş dönemine baktığımda; bir çok kadın evi, yani kendi çekirdek ailesiyle bütünleşmeye başladığını görüyorum. Çeyizlerin dolaplara kalktığı ve kendi tasarımlarını oluşturduklarını gördüm. Evlilikte çocukların anneden hemen hemen bağımsızlaşıp kendi bireysellikelrini buldukları dönemde otuzlu yaşlara denk geliyor. Artık eşler, iyisi kötüsüyle birbirlerini tanımışlar be karşılıklı olarak cümleleri didiklemelerden uzaklaşmış oluyorlar. Evin hanımı evindeki yeniliklere kendini kaptırmış sürekli düzenlemeler ve alışveriler yaparak evini yeniden donatmaya başlıyor.
Dahası da hayattan keyif aldığı şeyleri çoğaltmaya çalışır. Bir olgunluk yaşıdır otuzlu yaşlar. yani en azından ben öyle düşünüyorum ve olabildiğince tadını çıkarmak istiyorum.

Hiç yorum yok: