18 Ağustos 2006 Cuma

BALBÖCEĞİM VE BEN :(

Günler oldukça sıkıcı geçiyor, saatler ilerlemiyor sanki. Hava çok sıcak şehir bomboş, hayalet şehir gibi.Az önce kuaförden geldim saçlarıma perçem yaptırdım; bu biraz moral oldu bana.Oğlumu düşünüyorum. Bu hafta okula gitmeyi hiç istemedi. Tatil dönüşü sıkıcı geldi ona okul. Oysa sevdiği birkaç arkadaşı tatilden dönmüş. Bizde ağlamadığı sabahlar çıkışta dondurma alıyoruz .Nasıl bir anne olduğumu düşünüyordum az önce. Kuaför dönüşü ona iki öykü kitabı aldım. Bu yayınevinin iki eseri. Birinin ismi "Üç arkadaş" ve içindeki resimler birincilik ödülü almış. Benim ona kitap okumamı çok seviyor. Eminim bu kitapları daha yoldayken arabada eve gidene kadar en az dört-beş kez okutacak ve dinlemekten sıkılmayacaktır.

Bu günlerde ona fazla zaman ayıramıyorum. Daha doğrusu şunu keşfettim: benim oğluma zaman ayırabilmem için zamanımızı evin dışında geçirmemiz lazım. Yani benim ayağımı evden kesmeli. Bu konuda hafta sonu günübirlik denize gidişlerimiz büyük kurtarıcı oluyor benim için.Plajda bol bol eğleniyoruz. Zaten benim sukuşum denizden çıkmıyor.

Annemden faklı olmalıyım diye düşündüm, ne de olsa üniversite mezunuyum, daha bilinçli bir anne olmalıyım. Bir süzgeçten geçireyim kendimi : Çocukla kaliteli zaman geçirmek çok önemli bu konuda uzmanlar bas bas bağırıyorlar zaten. Annem de bizlerle arkadaş gibiydi. (Çok iyi bir annedir, babam da çok iyi bir baba). Beraber oynardık. Bize kitap okuduğunu hatırlamıyorum. Ama ben kendim zaten çok okuyan bir çocuktum. Demekki ilk farkım bu: ben çocuğuma kitap okuyorum, sonra uykusu geldiği saatlerde ona kendi uydurduğum masalları anlatıyorum ve en çok benim masallarımı tercih ediyor. Bu da ikinci farkım. Şu sıralar bir masalımız var ki konusu şöyle; Balböceğinin odasının penceresinden dışarıya bakarken gördüğü ışıklı cismin balkona inip, uzay aracının içinden çıkan küçük yeşil adamla arkadaşlığı. (Bayılıyor bu masala ama yakında ben kusacağım.)

Benimle sohbet etmekten büyük zevk alıyor ve gün içinde mutlaka bana anlatmak istediği bir şeyler vardır gelir yanıma oturur. Beraber yorum yaparız.

Bu aralar kelime haznesini kötü yönde geliştirdi, argo kelimeleri kattı repertuarına. Mesela dün bana " deli ineeeekkk" diye sesleniyordu. Bu aralar kitaplardan tanıdığı kahramanları hayata geçiriyor evde meselşa bana "uykucu koala", babasına "sen koca göbekli bir köpekbalığısın" diyordu dayısına "uzunbacak zürafa" kendisini de her şeye itiraz eden "inatçı keçi" yapıyor ve bize bu şekilde seslenerek çok eğleniyor. :)

Bunun dışında fazla bir etkinliğim olmuyor şu günlerde evde daha çok babası ilgileniyor bu aralar, birlikte tamir yapıyorlar, parka gidiyorlar ya da banyoda su savaşı.Ona daha çok ilgi göstermeliyim. Anneliğin % 80 i vicdan azabı duymaktır diyen ne doğru söylemiş...

Hiç yorum yok: