29 Aralık 2005 Perşembe

Öfke Halleri

İnsanız hepimiz, eşref saatimiz de oluyor; eşşek saaitimiz de. Eşref saatler kabulümüz de; insanın kanının beyne sıçradığı, aklın izne çıkıp, hakimiyetin öfkeye teslim olduğu hallerden bahsetmek istiyorum birazcık.
"Öfkeme hakim olamıyorum, sinir anında ne dediğimi bilmiyorum" sözleri zaman zaman birçoğumuzun ağzından dökülmüştür.
Bana kalırsa zor olan öfkeyi kontrol altına almaktır. Bu konuda bir kitap okumuştum :"Öfke dansı", zaman bulup da okumak isteyenlere tavsiye ederim, gerçekten bu konuda iyi birt kitap.
Çatışmalarda asıl neye öfkelendiğimizi yani öfke kaynağımızı tesbit edersek, farkınlağımızı sağlayıp, çözüme daha kolay ulaşırız. Birçoğumuz işin kolayına kaçıp olayları üçgenleştirmeye başlarız. Bu da bizi asıl konudan uzaklaştıran büyük bir tehlikedir. Konuyu sağa sola sıçratıp kısır döngü şeklindeki tartışmaların birincil nedenidir.
O zaman yapmamız gereken konunun özüne inmek olmalı. "Beni asıl öfkelendiren ne?" sorusunun yanıtını doğru tespit ettiğimiz anda çözüm gelecektir!

26 Aralık 2005 Pazartesi

Merhaba!!!

Merhaba!!!
Uzun zamandır bir şey yazamıyordum bloguma... Nedendir bilmem bir üşengeçlik, bir karamsarlık vardı ki üzerimde bir türlü yazmak istemiyordum.
Ardından uzun süredir beklediğimiz onbeş günlük tatilimiz başladı. Ankara' ya hareket ettik. Görümcem minik kızımız Elif bebeği dünyaya getirdi. Allah uzun ömürler versin...
15 gün boyunca hem yeni doğan yeğenimizin tadını çıkardık, hemde Ankara' nın güzel güneşli günlerinin. Gerçekten de gittiğimizde hava yumuşaıktı. Oysa biz Ankarada karlı, buzlu hava beklediğimizden en kalın giysilerimizi alarak gitmiştik kocişle :) Bir de ev kaloriferli olunca terledik durduk. Tatilimizin son günlerinde hava sıcaklığı biraz azaldı da kalın mantomu bir gün bile olsa giyme fırsatı buldum, yoksa hamallık ettim diye çok üzülüyordum :)
Ankara da bir de lisede üç yıl aynı sırayı paylaştığım Fatoş arkadaşımı da ziyaret etme fırsatı buldum. Kendisi geçen eylül ayında İstanbuldan tayin olarak Ankaraya yerleşmişti. Ve biz üç yıl aradan sonra ilk kez görüşecektik. Dahası arkadaşım çok merak ettiği bal böceği tanışacaktı. Görünce çok sevdi bal böceğimi. Ama bana anne diye seslenmesini yadırgadı. Beni anne halimle ilk kez görüyordu çünkü.
Yıllar ne çabuk akıp geçiyor.... Evet artık bende anneyim :) Otuzlu yaşlara tırmanan, lise yıllarını çoktan geride bırakmış, bir iş kadınıyım.!
İşte böyle geçen pazartesiden beri İzmirdeyiz. Doğrusu İzmiri ve evimi çoook özlemişim. İşlerim ise bir hayli yoğun. İş dışında hiç bir şeye fırsat bulamıyorum. Balböceğine gelince; her sabah bize okula gitmek istemediğini tekrarlıyor ancak okul kapısına gelince koşa koşa sınıfa gidiyor. Bu gün yılbaşı etkinlikleri ve kutlamalar başlayacağı için noel baba pijamasını giydirip yolladım. Kimbilir nasıl eğleniyordur ???